5 Nisan 2010 Pazartesi

İNSANIN DEĞERSİZLİĞİ ÜZERİNE

Dünyanın umurunda değiliz, hiçbirimiz. Oysa o kadar da severiz dünyayı, önemseriz. Yine bizim gibi hiç önemi olmayan insanlara bağlarız birer parçamızı. Oyunlar oynar, kavgalar ederiz. Evrende bir nokta bile olmamamıza rağmen, ne kadar da önemseriz kendimizi. Bir tek biz mi, bu sevdiğimiz dünya bile evrende bir nokta bile değil, belki samanyolu bir nokta olabilir evrende, ancak dünyamız olsa olsa, ancak samanyolunda bir nokta olabilir. Nokta içinde nokta, ve o nokta içinde noktacıklar, yani bizler. Kanımızdaki milyonlarca alyuvar hücrelesinden bir tanesinin bizim için ne kadar değeri varsa, evrendeki değerimiz onun milyonda, belki milyarda biri bile değildir. Oysa bir damla kanda bile ne çok vardır o küçük hücrelerden. Bizim için çalışırlar, ama değerleri yoktur, hiç kimse alyuvar hücrelerini düşünmez bir an olsun. Evren de bizi düşünmez böyle, bir an olsun.

Hiç olmak, değersiz olmak... En değersiz şey nedir bu dünyada? Zor bir soru oldu, her şeye değer veren insan değil midir zaten? Hemen hiç bir işe yaramayan altın,gümüş vb takılara tomarla para veren insan... Oysa altın bir saat de ancak en ucuz bir saat kadar doğru gösterebilir zamanı. Altın olduğu için gösterdiği zaman ne daha az ne de daha çok değerlidir. Zamanı da sahibinin dilediği gibi hızlandırıp, yavaşlatamaz, durduramaz. Ama pek çok saatin onlarca katı fiyata sahiptir. Neden?

Tam bir trajedidir, hiç bir değeri olmayan insanların, her şeye değer verme çabası. Ne kadar değeriniz var ki, ne kadar değer verebileceksiniz. Sonra kavramlar çıkarır insanlar. Elle tutulan, gözle görünen yetmez, yeni değerler icat olunur. Adına sevgi derler, aşk derler, nefret derler, öfke derler, ahlak derler, etik derler, din derler, inanç derler derler de derler. Thales'ten önce de düşünene birileri varmıştır elbette, insan ya bu, böyle gereksiz şeyleri. Gereksiz şeyleri gerekli kılmak için gerekçeler icat edilir zaten. İnsan ya bu, değer verecek. Değer verecek ki, kendi değerli olabilsin. Değersiz olmak kolay hazmedilebilir bir şey değildir.

İnsanlar varlıklarını sorgulamaya başladıklarında bir anlamsızlık ile karşılaştılar. İnsanın var oluşunun anlamı yoktur. Hatta bu dünya için istenmeyecek varlıklardır insanlar. Ekosistemde insana yer yoktur. Bu nedenle zaten dünyanın dengelerini insanın varlığı bozmaktadır. Nehirleri,denizleri, atmosferi kirleten insan, ne kadar değerli olabilir ki. Can taşıyan, insanların nefes alması için çalışan binlerce ağacı, altın için kesen insan ne kadar değerli olabilir. Demirden çok daha az işe yaradığı halde, her nedense çok daha değerlidir. İnsan ya bu, işe yarayan şeylere değer vermeyi bilmez. Yararlı olanın değil, gereksiz olanın değeri büyüktür.

İnsanın değer sistemi hastalıklıdır. Binlerce yıldır kendini değerli görme çabası içinde çırpınan insan, zaman zaman var olup olmadığını bile sorgulamışsa da, ki hala da sorgulanabilir, varlığına bir anlam, bir değer bulamamıştır. Dinlere de bu nedenle gerek duyulmuş olsa gerek biraz da. Yoksa insanın varlığına anlam katacak, ve insana değer verecek bir dayanak yoktur.

İslama göre insan oldukça değerli. Şu dünyanın haline bakınca, "bunlar mı bu kadar değerli olan varlıklar" denileblir. Tanrı bu koca evreni bir insan için yaratmış. İnsan hayatı için güneş sistemi bile yeterli iken, samanyolunu da yaratmış ki yıldızlar, gezegenler geceleri de gökyüzünü süslesin. Ama ya diğer galaksiler, karadelikler... Ne kadar değerliymişiz ki, bir nokta bile olmadığımız şu evren, bizim için yaratılmış. Tanrı, bu konuda biraz abartmış olabilir. E tabi, karşı türbinde oturup STOP diyecek seyirciler de yok, Forest Gump'ta durmayı akıl edemeyen Forest'a seyircilerin durmayı hatırlattığı gibi.

Bu dünyayı hayal etmeye çalışın, sonra bir su molekülünü. Bu dünyada bir su molekülü ne ise, evrende bir insan o kadar bile değil. Bir de kendimizi büyük görürüz. Kendi anlamsızlığımıza bakmaz da, başkalarını hor görürüz. Bir hiç olduğumuzu unuturuz. Anlamın yok ey insan, gereğin yok, değerin yok. Hepsini sen icat ettin, ama sen bir hayalden ibaretsin. Kafanda olduğunu sandığın düşüncelerinden başka bir şey değilsin. Duygu ve düşüncelerin dışında, dünyanın en büyük kütüphanesindeki herhangi bir kitabın herhangi bir sayfasındaki her hangi bir nokta bile değilsin. Yaşamına, varlığına bir anlam arama.

Hiç yorum yok: