19 Şubat 2012 Pazar

Yerli Otomobil Hayal Mi Gerçek Mi?

İlk Yerli Otomobilimiz Devrim
Yerli otomobil konularında hemen herkes fikir yürütüyor. Ancak gözden kaçtığını düşündüğüm noktalar var. Tabi gözden kaçan bu noktaları, bir gün yapılırsa yerli otomobilimizi yapacak olanlar kesinlikle gözden kaçırmıyordur. Şimdi önce durumun bir fotoğrafını çekmeye çalışayım.

Türkiye'nin ihracat kalemleri incelendiğinde en büyük paylardan birinin otomotiv sektörüne ait olduğu açıkça görülmektedir. Türkiye'de yerleşik fabrikalarda üretilen otomobiller dünyanın dört bir yanına gönderilmektedir. Bu da gösteriyor ki ülkemiz otomobil üretimi için gerekli ve yeterli nitelikli insan gücüne sahiptir. Bu noktada bir sıkıntı bulunmamaktadır.

Aynı zamanda otomotiv sektörüne parça üreten oldukça güçlü bir yan sanayiye de sahip bulunuyoruz. Şöyle ki, otomobillerde kullanılan çeşitli parçalar ülkemizden Avrupadaki bir ülkeye gönderilir, orada paketi değiştirilir ve ülkemiz de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerdeki servis ağına dağıtılır. Tabi daha yüksek bir fiyat ile. Yani üçe sattığımızı beşe geri alırız.

Anadol, Tofaş'ın kuş serisi de yerli bir otomobilin Türk halkı tarafından benimsenmesi konusunda bir sıkıntı olmayacağını göstermektedir.

Buraya kadar Türkiye'de yerli bir otomobil markası çıkarmanın ve yerli otomobil üretmenin çok zor olmadığını gösteriyor. Peki ya öncesi ve sonrası?

Otomobil üretimi için kurulacak tesisler oldukça büyük çapta bir yatırım gerektirmektedir. Buna satış ve servis ağını da eklediğimizde fatura çok büyümektedir. Ancak verilecek olası teşvikler ve kurulacak ortaklıklar ile bu sorunlar halledilebilir.

Bundan sonra asıl baş ağrıtan sorunlar baş gösterir. Öncelikle otomobil pazarı çok çetin bir rekabetin hüküm sürdüğü bir piyasadır. Oldukça güçlü, yılların köklü firmaların yer aldığı bir pazardan pay kapmaya çalışılacaktır. Bu kadar dişli rakibin bulunduğu bir piyasaya yeni bir marka ile giriş yapmak adeta çılgınlıktır. Ayrıca pek çok teknik konuda lisans almak, telif ücreti ödenmek de gerekecektir. Günümüz otomobillerinde kullanılan teknolojilerin lisansları çeşitli kişi ve kurumlardadır.

Ayrıca kurulacak firmanın kar edebilmesi için belli bir satış oranını yakalaması da gereklidir. Aksi halde yapılan yatırım için yapılan harcamaların kendini amorti etmesi bir yana, işletme maliyetlerini bile karşılamak olanaksız olabilir. Bu durum da firma kısa sürede iflasa sürüklenecektir. Üstelik bu kadar dişli rakibin olduğu bir piyasada yeterli satış rakamına ulaşmak, yani pastadan yeterli payı kapabilmek oldukça zor olacaktır.

Ayırca ülkemizde talep edilen araçlar genellikle üst ve orta sınıf araçlardır. Bunun satılan araçların ait oldukları sınıflara göre satış miktarlarını gösteren bir istatistikte görmek mümkündür. Zaten yerli araç ülkemizin prestijini yükseltmek için istenilmektedir. Alt sınıfta yer alan bir araç üreterek ülke prestijimizi ne kadar yükseltebiliriz?

Yerli otomobilin 20 bin TL dolayında bir fiyata sahip olacağı yönünde çeşitli haberler medyada yer almaktadır. 20 bin TL fiyata sahip bir otomobil ancak alt sınıf bir otomobil olacaktır ve ülke prestijimiz yükseltmeye pek de yardımcı olmayacaktır. Prestijli otomobil markaları dediğimizde, Mercedes, BMW, Audi, Jaguar gibi markalar akla gelir. Tamam belki bir Rollse Royce, Bently, Aston Martin eşdeğeri lükse ve prestije sahip otomobil üretmeyebiliriz ama Fiat, Dacia gibi alt gelir grubuna hitap eden araçlar üreterek ne kadar prestijimizi yükseltebiliriz ki?

Son Söz: Ülke prestijini yükseltecek araç da prestiji yüksek bir araç olmalıdır. Hiçbir bakan, milletvekili, vali vb makamların kullanmak istemeyeceği bir araç ile ülke prestiji yükseltilemez.

Hiç yorum yok: