depresyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
depresyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Aralık 2017 Çarşamba

Kronik Depresif Olma Nedenim

Kronik depresif bir kişi olmam nedeniyle ( ki bu konuda herhangi bir hekim teşhisi olmamakla birlikte kendi kanaatimdir) sık sık kendime neden depresyona girdiğimi sorup bir cevap arıyorum. Gel gelelim cevap bulmak o kadar da kolay değil. Bu tür konulara kafa yorarken insan duygularını tamamen bir kenara bırakıp olabildiğince nesnel değerlendirmelerde bulunmaya çalışmalı. Kişinin kendini tarafsız bir gözle analiz etmesi ise oldukça zor. Yine de yüzde yüz başarılı olamasa da insan, bu konuda dikkate değer ölçüde iyiyim sanırım.

İşe en baştan, neden kendimi depresif hatta kronik depresif olarak tanımladığımı açıklayarak başlayalım. Öncelikle depresyon belirtilerinin tamamına yakınına sahip olmam kendimi depresif olarak tanımlamamı sağlamıştır. Peki ne midir bu belirtiler. Sıralayalım:

  • Mutsuzluk
  • Boşluk hissi
  • Endişe
  • Huzursuzluk
  • Umutsuzluk
  • Kendini değersiz hissetme
  • Kendini suçlu hissetme
  • Yorgunluk
  • Enerji eksikliği
  • İlgisizlik
  • Konsantrasyon kaybı
  • Uyku düzeni bozukluğu
  • Baş ağrısı, kramp, mide ve sindirim sistemi sorunları
Bu sıralama genel belirtilerdir. Endişe, huzursuzluk ve suçluluk hissi dışındaki tüm belirtilere sahip olmam bu tanıyı kendime bir psikolog veya psikiatrist olmasam da koymama yol açmıştır ki hatalı bir tanı olmadığı kanaatindeyim. 

Peki neden kronik depresif bir kişiyim. Öncelikle geçici, kısa süreli sorunlar için akut, uzun süreli ve hatta kalıcı sorunlar için kronik ifadelerinin tıp dilinde kullanıldığını bilmeyenler için hatırlatalım. Çünkü kronik depresyon denilince distimi anlaşılıyor. Ancak ben kronik depresif halimin distimi ile pek örtüşmediği kanaatindeyim. Zaman zaman daha ağırlaşarak major depresyon haline ulaşan, genellikle depresyon belirtilerine sahip biri olmam ve bu durumun çok uzun yıllardır süregeliyor olması nedeniyle durumumu kronik olarak tanımlamaktayım. Yani distimi demenin çok da doğru olmayabileceği kanaatindeyim. 

Neden Depresyondayım?


Peki neden bu depresif hallerim? İşte bu sorunun cevabı karmaşık. Belirtilerin tek tek nedenine bakmak durumu anlamaya yardımcı olabilir. Ancak bazı belirtilerin diğerlerinin sonucu olarak ortaya çıktığını düşünüyorum. Yani önemli olan en temel sorunu tespit etmek. Diğerleri bir ağacın dalları gibi bu sorundan dallanıp budaklanmaktadır. Konu ben olunca temel sorunu bulmak için derin bir şekilde felsefeye bulaşmak gerekiyor. Özellikle de hümanizm ve ontoloji ile yakından ilgili konularda çok takıldığım birkaç nokta bulunmaktadır. 

Hümanizme göre her şeyin merkezinde, yani evrenin merkezinde insan bulunur. Var olan her şeye değer biçen ve anlam yükleyen insandır. Bu durumda insan kendi kendine de değer biçer ve anlam yükler. İşte benim sorunum burada başlıyor. İnsan kendi varlığını değersiz ve anlamsız bulursa ne olur? Geri kalan her şey değerini ve anlamını yitirmez mi? 

Şimdi sorunumu "ontolojik olarak kendi varlığımı hümanistik bakışla değerlendirişim" şeklinde tanılamak mümkün sanırım. Ontoloji derken "var mıyım, yok muyum" soruları ile boğuşmuyorum. Bu soruyu Descartes "Cogito ergo sum" yani "düşünüyorum öyleyse varım" dediğinden beri sormak gereksiz değil midir? 

İşin özü kendini tatmin edici düzeyde değerli görebilecek bir konumda göremeyen ve bu durumun değişebileceğine dair umutlandırıcı bir ihtimalin bulunmadığının farkında olan biri olarak tüm hücreleri depresyona batmış bir şekilde yıllardır yaşayıp gidiyorum. Ancak kendi varlığımı neden bu kadar değersiz ve anlamsız bulduğum hususunu bu yazıda anlatmam mümkün değil. Hem oldukça karmaşık, girift konulara dalmayı gerektiriyor hem de bu yazının okunamaz şekilde uzamasına yol açacaktır. 


9 Eylül 2011 Cuma

Can Sıkıntısına Karşı Alınacak Tedbirler

Bugün can sıkıntısından can sıkıntısına karşı alınacak tedbirler başlıklı bir yazı yazmaya karar verdim. İşin açıkçası bu tedbirleri ben de bilmiyorum ama, yazıya başladıktan sonra her nasılsa düşüne düşüne birşeyler buluruz. Önce düşünmeli, bakalım aklımıza neler geliyor ya da aklımıza herhangi birşey geliyor mu?

Canınız sıkılıyorsa bunun iki nedeni olabilir. Birincisi bir probleminiz vardır ve canınızı sıkıyordur, ikincisi ise yapacak bir iş bulamıyorsunuzdur ve canınız sıkılıyordur. İlk durumda yapmanız gereken en temel şey mevcut problemi çözmektir. Ancak bu tabi ki her zaman o kadar kolay olmayabilir. Problemi çözmek zor, zaman alıcı ya da gücünüzü aşıyor ise problemi size unutturucak ya da o problem üzerine kafa yormanızı engelleyecek meşgaleler bulmanız faydalı olabilir. Ancak müzik dinlemek, kitap okumak, filme bakmak gibi bireysel eylemleri unutun. Onun yerine arkadaşlarınızla biryerlere gidebilirsiniz. Mutlaka sosyal ortamlarda yer alın.

Eğer sizin can sıkıntınız ikinci duruma uyuyorsa, o zaman yapacak birşeyler bulmanız gerekiyor. Hem de acil olarak. İlk kitap okuyabilirsiniz, müzik dinlemek de bir yere kadar çözüm olabilir. Sinemaya gidebilirsiniz ya da çıkıp sevdiğiniz mekanlarda bir tur atabilirsiniz. Bunların yanında varsa hobilerinizle ilgilenebilirsiniz. Yapmanız gereken ama üşenip ertelediğiniz işlerini varsa onlarla da ilgilenebilirsiniz. Yani yapacak bir iş bulmak size kalıyor.

Eğer sisin durumunuz yukarıdaki iki durumda biri ise ( özellikle ikincisi ) ama içinizden hiçbir şey yapmak gelmiyorsa, o zaman acil olarak bir hastanenin psikiyatri polikiliniğine gitmeniz gerekiyor çünkü büyük ihtimalle depresyondasınız. Doktorunuz size büyük ihtimalle antidepresan verecektir, tabi sadece antidepresanla depresyondan çıkmak o kadar kolay değil. Pozitif düşünüp, birşeylerle meşgul olmak gerekiyor. Özellikle fiziksel güç isteyene şeylerle ilgilenebilirsiniz. Depresyonda olanlar için doğal bir ortamda bir haftasonu kampı ya da en azından bir tracking yani doğa yürüyüşü faaliyetini şiddetle tavsiye ediyorum.