5 Ocak 2011 Çarşamba
Yerli İnsansız Hava Araçları
ANKA
Bildiğiniz gibi bir süre önce İsrail'den alınan Heronlar medyada oldukça gündeme geldi. TSK'nın herhalde biraz acele insansız hava araçlarına ( İHA ) ihtiyacı vardı ki Heron'lar böyle acele ile alınmış olmalı. Aksi halde ortada büyük bir tutarsızlık var. ANKA TUSAŞ mühendisleri tarafından genliştirilmiş ve pek çok açıdan dünyadaki benzerlerinden üstün özelliklere sahip olan oldukça yetenekli bir İHA. İlk test uçuşunu ise yeni yıla girmeden başarı ile tamamladı. Halen mühendisler tarafından üzerinde çalışılıyor. Bu konuda yakın zamanda medyada haberler çıktı. Hemen akabinde Vestel'i de bünyesinde bulunduran Zorlu grubunun geliştirdiği ve Karayel adını verdiği İHA hakkında haberler medyada yerini aldı. Bazı üniversiteler ve şirketler de İHA projeleri geliştirmekte. Bu kadar İHA çalışası varken HERON'lar neden alındı diye düşünmeden edemiyor insan. O kadar da başımızı ağrıttı.
Heron'ların alınışının birkaç nedeni olabilir. Belki İsrail ile yapılan gizli anlaşmalar gereğidir. Belki de TSK'nın daha önce de belirtiğim gibi acil ihtiyacı vardı. Sonuçta yerli İHA'lar halen kullanılabilir değil, üzerlerine halen çalışılıyor. Belki de bu iki olaslılık bir arada meydana geldi. Belki de başka bir nedeni vardı, bilmiyoruz. Bu konuda söyleyeceğimiz herşey sadece tahmin olarak kalacaktır. Ancak bazı net tespitlerde de bulunmak mümkün.
KARAYEL
Net bir tespit yapılacaksa o da şudur. Heronlar kesinlikle başarısız. Heronlar sayesinde kaç terörist faaliyet engellendi? Heronlar devredeyken bu ülkede askeri noktalara baskınlar düzenlendi, hem de çok sayıda terörist tarafından. Heronlar varken pkk militanları Türkiye-Irak sınırından çok da sıkıntı çekmeden geçmeye devam ettiler. Heronlar varken de yollara bomba döşediler. Peki o zaman insan sormaz mı? Bu heronlar ne işe yarıyor? Ben soruyorum ve pek aklıma gelen bir mantıklı cevap bulamıyorum. Genelkurmay başkanlığı heronlar sayesinde önlenen pkk sızmalarını, saldırılarını bir liste halinde açıklasa, hadi bunu yapmadı en azından sayı verse de bu milleti rahatlatsa olmaz mı? Sonuçta bu oyuncakların parası bizim, hepimizin cebinden çıkıyor. Kimin cebine girdiği de ayrı bir sorun zaten. Hele Mavi Marmara baskınından sonra hiçbir Türk İsrail'in kasasına parasının böyle girmesini istemez, bunu içine sindiremez. Sindirebiliyorsak şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekiyor demektir.
TSK silah gereksinimlerini iç kaynaklarla sağlama konusunda önemli adımlar atıyor. Aslında bu adımları atan TSK değil. Tabi TSK tüm silah ve mühimmat ihtiyacını yerli kaynaklarla karşılayabilmeyi arzular. Stratejik açıdan da bu çok önemlidir. Bir silah ambargosu halinde elinizdeki uçaklar, helikopterler, füze rampaları vs. mühimmatsız kalabilir. Ancak yerli imkanlarla bunlar sağlanırsa, yedek parçadan mühimmata ihtiyaç halinde pek sıkıntı çekilmeden gerekli tedarik kolayca sağlanabilir. Bu konuda SSM yani Savunma Sanayi Müsteşarlığı çok büyük işler başarıyor. Yerli tank projesi, ATAK helikopterleri vs. Güzel gelişmeler.
TSK'nın üzerine çok gelindi. Kişisel olarak ben de TSK'ya karşı muhalif kanatta yer aldım. Ancak şu gerçeği de göz ardı etmemek gerkiyor. Türkiye gibi son derecede hareketli, tüm diplomatik ilişkilerin pamuk ipliğine bağlı olduğu, her an öngörülemeyen bir krizin patlak vermesinin hiç de düşük bir olasılık olmadığı bir coğrafyada iseniz, güvenliğiniz için kesinlikle güçlü bir orduya ihtiycınız vardır. Benim muhalif olduğum noktalar genellikle üst rütbelere sahip olanların haddini aşan hareketleri. Tıpkı üzerine vazife olmadığı halde elindeki gücü kullanarak kendini bir zamanlar Cumhurbaşkanı seçtiren, bununla da yetinmeyip hiç üzerine vazife değilken, Atatürk'ün ilkelerinden bile hiç utanmadan -ki o Atatürk "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!" demiştir- yeni otoriter, baskıcı bir anayasa yazdırarak tarihe ve millete karşı büyük bir ayıp işleyen Kenan Evren gibi. Bir ülkede kurumlar ve o kurumların başındakiler kendi üzerlerine vazife olmayan alanlarda söz söylemeye başlarsa kaos ortaya çıkar. Herkes sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmeli -ki PKK'ya karşı verilen başarısız mücadele TSK'daki komutanların bu konudaki notunu düşürüyor, çünkü havadan bomba yağdırarak ve farazi öldürülen militan ve hasar ropuru vererek ancak bu milletin cebine zarar verirsiniz. O bombalar bedava değil, o uçaklar su yakmıyor çünkü- ve başka alanlarda yani yetki ve sorumlulukları olmayan alanlarda haddini bilip oturmalıdır. Bu Cumhurbaşkanından tutun da köydeki çobana kadar böyledir. Ancak TSK komutanları kendini cumhuriyet kurulduğundan beri TBMM'nin üstünde görmektedir. Aksi halde bu kadar darbe, sivil otoriteye müdahale ve hele hele de anayasa yazma gibi hadlerini kat kat aşan işlere yeltenmezlerdi.
Neyse, gelecekte daha güçlü bir ordumuz olacağı açık. Bu gelişmeleri olumlu görmek gerek. Normalde askeri harcamaların bu kadar yüksek olması anormal karşılanabilir. Ancak bu kadar karmaşık ve her tarafta kaynayan kazanlar olan bir coğrafyada, askeri harcamaların düşük olması intihar demektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder