Ev hanımlarının işi çoktur. Aslında bir erkek olarak bana göre ev hanımlarının büyük bir bölümü kendilerine iş icat etmekten dolayı bu kadar yoğun çalışır ve yorulurlar. Toz almak, evi süpürmek, yemek, bulaşık gibi rutin ev işlerini, titiz, temiz, düzenli görünmek ve komşuları arasında bu özellikleri ile takdir edilen biri olma arzusu ile biraz fazla abartıyorlar. İki günde bir toz almalarının yeterli olduğu zamanlarda bile her gün, hatta bazen günde iki defa toz alanlar oluyor örneğin. Daha kirlenmemiş perdeleri ve örtüleri yıkıyorlar. Bu kadar yoğun temizliğin harcadıkları zaman ve emek dışında da bir maliyeti oluyor. Üstelik temizlik ürünleri ile aşırı derecede iç içe olduklarından sağlıklarını da riske atıyorlar. Tabi bu ev hanımlarının hepsi için geçerli değil.
Çalışanların ise işi nispeten daha zor. Eşi çalışan erkekler genellikle eşlerinin evdeki işlerine az da olsa yardımcı olmaya gayret ediyorlar. Ancak kadınlar kendi işi, kendi uzmanlık alanları ve hakimiyeti altında olan konulara erkeklerin fazla girmesinden pek hoşlanmazlar. Zaten erkekler de bu konularda az çok beceriksizdirler. Zaten evi konusunda aşırı bir titizlik gösteren kadınları erkekler ne kadar iyi yaparsa yapsın beğenmeyecektir.
Bugün Cumartesi. Çalışan kadınların büyük bir çoğunluğu sabah yine erkenden kalktı, kahvaltıyı hazırladı ve ortalığı toparladı. Belki evi süpürdü, toz aldı, çamaşırları makineye attı. Evde çiçekler varsa onlar sulandı, camlar silindi belki. Tabi biraz yoruldu. O zaman mutfağa geçip şöyle bir Türk kahvesi molası vermenin tam zamanıdır. Hem
kahve kadınlarda depresyonu azaltıyormuş.
|
Kahve Molası |
Evin erkeği sabah çıkıp en azından bir gazete almış ve sabah kahvaltıdan sonra okumuştur zaten. Kahveyi içerken de gazeteni karıştırmalı biraz. Ancak bugünlerde gazetlerdeki haberler pek can sıkıcı, moral bozucu. Ama dedim ya, bugün Cumartesi, gazeteler bol miktarda ek veriyor. Gazetenin magazin ekine bakmalı. Biraz dedikodudan zarar gelmez.
Eğer sigara içiyor isek bir de sigara yakmalı. Eee,
Türk Kahvesi sigarasız gitmez. Zaten sigara içenlerin yanında sigara yakmaktan büyük keyif aldıkları üç şey vardır. Türk Kahvesi, bira ve rakı. Ama sigara içilmemeli, hele de evin salonunda. Olacak iş değil, sigara kokan bir ev hiç hoş değil. Ama balkonda zaten tüm bu anlattığım mola süreci çok daha keyifli geçer değil mi? Hele de anayollardan uzak, çok iyi bir manzarası olmasa bile, hafif bir esinti alan ve hiç yoksa birkaç ağacı bulunan bir bahçeye yada parka bakan bir balkon varsa yeter zaten. Bizim insanlarımız az ile kanaat etmeyi bilir.
Türk Kahvesi çabuk biter ama. Küçücük fincan, adeta tadımlıktır. Hele
Sakızlı Türk Kahvesi ise, offff offf... Yanında bir de çifte kavrulmuş lokum... Yazıyı yazarken canım çekti ne yalan söyleyeyim.
Derken akşama yapılacak daha ne çok iş olduğu düşünülür. Şimşek hızı ile planlama yapılır. Yapılacak işler listesi ve hangi sıra ile yapılacağı hesap edilir. Ütü işi akşama bırakılır, hem daha serin olur. Bu yaz sıcaklarında ütü ile uğraşmak kolay değil.
Eğer tüm işler bitirilirse akşam belki sinemaya ya da tiyatroya gidilir. Hiç yoksa bir parka çıkılır. Denizi olan bir yerde yaşanıyorsa sahile gidilir. Pazar günü ise mutlaka bir plan yapılmalıdır. Zaten Cumartesi günü haftalık ev işlerinin tamamını bitirmek için acele etmenin amacı, Pazar gününü boşa çıkarmak ve rahat rahat gezip tozmak ve kafa dinlemek değil midir?
Bazı çalışanlar haftanın yorgunluğunu Cumartesi atıp tüm işleri Pazar'a bırakmayı tercih ediyorlar. Onlar da haklı kendi açılarından. Ancak Pazartesi sendromundan az etkilenmek için Pazar günü gezip tozmak ve rahatlamak iyi olabilir.
Saatlerimiz 12.44 ve kahve molası ya bitmiştir ya bitmek üzeredir. Kolay gelsin hanımlar...