Açıklamalarıyla olay yaratabilen Dr. Mehmet ÖZ |
Öncelikle bilim dalları, tıp ve mühendislik gibi alanlarda eğitim almış, bu alanlarda çalışan insanların diğerlerine göre kendi alanlarda teknik üstünlüğü vardır. Onlar sizin zaman zaman yorum dahi yapamayacağınız şeyler söylerler ve ne derlerse doğru kabul etmek zorunda kalırsınız. Doktorlar diğer insanların en sık karşılaştığı teknik üstünlük sahibi kişilerdir. Hasta olup doktora gittiğinizde hekimin verdiği reçeteye müdahale edemezsiniz. O ilacı istemem diyemezsiniz. Yapabileceğiniz en çok varsa bildiğiniz alerjiniz olan ya da sizde yan etki gösteren ilaçları doktora söylemek olur. Belki de iğneden çok korkuyorsunuzdur ve doktora mümkünse iğne yazmamasını rica edersiniz. Ancak doktor ısrar ederse korkunuza rağmen uyarsınız. Çünkü doktor teknik üstünlüğe sahiptir. Eğer doktorun yeterliliğinden şüphe ederseniz belki bir başka hekime daha görünmek istersiniz. Ancak sonuç değişmez. Doktor ne derse o!
Bu durumun istisnası olan hastalar ancak kendi de doktor olan hastalar ile doktorun söylediklerini anlayıp yorum yapacak kadar konuya hakim, tıp ile yakın alanlarda uzman kişiler olabilir. Örneğin bir farmakolog hasta olduğunda doktorla hasta olan bir esnafla aynı şekilde konuşmayabilir. Daha farklı sorular sorabilir, doktorun ne dediğini daha iyi anlayabilir.
Kimse hasta olmak istemez. Daha sağlıklı olmak için doktorların çeşitli alanlarda yaptıkları açıklamaların özellikle de yakınlarında hastalıklarla mücadele eden insanlar bulunan kişilerin ilgisini çekiyordur. Ancak doktorun biri başka diğeri başka bir şey söylediğinde kafa karışıklığının yaşanması kaçınılmaz. Aynı anda birkaç doktora muayene olmak ve her birinden ayrı şeyler duymak gibi bir durum. Tamam tıp eğitimi almamış kişiler olarak doktorların dilinden her zaman anlamayabiliriz ama birbirleri ile çelişen açıklamalar yaptıklarını anlamak için de tıp okumaya gerek yok.
Ekranlara çıkan doktorlar arasında açıklamalarıyla gündem oluşturan en popüler sanırım Canan KARATAY'dır. Canan KARATAY'ın geçmişine bakıldığında aldığı eğitim ve yaptıkları söylediklerinin yabana atılmaması gerektiği anlaşılır. Üstelik söylediklerini desteklemek için yapılan araştırmalar ve yapılan yayınlara atıflar da yapan Canan KARATAY meslektaşları ile neden bu kadar ters düşebiliyor?
Bir diğer önemli isim de genç sayılabilecek yaşta büyük başarılara imza atmış ve çok sayıda çalışması yayımlanmış Oytun ERBAŞ'tır. Oytun ERBAŞ'ın bazı açıklamaları Canan KARATAY ile son derecede ters düşer. Özellikle de karbonhidrat ve yağ tüketimi konusunda ayrışıyor gibi görünürlar. Peki biz neye nasıl karar vereceğiz?
Öncelikle her ikisinin de boş konuşmadığını kabul etmek gerekir. Canan KARATAY doğal beslenme düzenimizin işlenmiş gıdalar nedeniyle bozulmasından ve bunun sağlığımıza olan etkilerine odaklanmıştır. Oytun ERBAŞ ise beslenme konusunda her ne kadar Canan KARATAY'la ters düşen şeyler söylese de, meselenin temelinde ölçü algısı yatar. Canan KARATAY şeker yemeyin derken, sağlıklı ve doğal beslenen birinin menüsünde zaten doğal olarak ihtiyaç duyduğu şeker bulunacağından, işlenmiş şekere karşıdır. Günümüzde obezite sorunu ile karşı karşıya bulunan ABD'de tadı insana güzel gelsin diye içine şeker katılmamış hemen hiçbir yiyecek yoktur.
Oytun ERBAŞ'a günde ne kadar şeker ya da kalori almamız gerek diye sorarsanız size belirli bir limit verecektir. En azından belirli bir aralık. Bir programında insanlar için kilonuz 100'ü geçmesin demiştir. "Baklava olmadan yaşanır mı ya!" diyen Oytun ERBAŞ, sürekli baklava gibi şekerli şerbetli şeylerin tüketilmesine de karşıdır. Çünkü aksi halde insanların kilosunu 100'ün altında tutması pek mümkün olmaz.
Aslında televizyonlara çıkan doktorların hemen hepsi doğruları söyler. Sadece ifade biçimleri konuya hakim olmayanların ve doktorların söylediklerini sağlıklı değerlendiremeyecek kişilerin kafasını karıştırır. Şeker en doğal meyveden sebzeden tutun da et ve süt ürünlerine kadar her şeyde vardır. Şeker yemeyin diyen bir doktor çay şekerini ve şekerlemeleri ve tatlılar gibi şeker kaynaklarını kast ediyordur. Baklavasız hayat mı olur diyen Oytun ERBAŞ gibi doktorlar ise arada kaçamak yapmanın sorun çıkarmayacağını ifade ediyordur. Yani arada bir iki küçük kaçamak yaparsanız çok sorun olmaz ama biri ki dilim baklava ile yetinmez de tepsiyi bitirmeye kalkarsanız komaya girme riski ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Kaldı ki Canan KARATAY pek çok şeyi sert ifadelerle yemeyin derken, bir programda biz ne desek diyelim zaten arada yiyecekler, ama ne kadar kesin konuşursak arada daha az yerler anlamında ifadeler kullanarak konuşmasındaki sertliğin ve kesinliğin amacını ortaya koymuştur. Kaçamak zaten yapacaklar, sert konuşayım da kaçamağın ölçüsünü kaçırmasınlar düşüncesinde olduğu söylenebilir.
Televizyonlara çıkan doktorların sözüne itibar etmeden önce ismini internette kontrol edip geçmişine bir göz atmak gerekir. Ülkemizde herhangi bir alanda sözüne itibar edilecek bir geçmişi bulunmayan kişilerin uzman vs ünvanlarla yayınlara çıkarıldığı da bilinen bir gerçek. Bunların arasında doktor var mıdır bilemiyorum ancak ünvanı ne olursa olsun herkesin geçmişini bir incelemek, geçmişte aldığı eğitimler, gösterdiği başarılar doğrultusunda söylediklerine itibar edip etmemeye karar vermek gerekir.