Ne olmalı? Ne zaman olmalı? Kim ya da kimle olmalı? Nerede olmalı? Nasıl olmalı? Bu sorular biraz haberciliğin 5n1k'sı gibi oldu, sadece niçin olmalıyı sormadım. Niçin olmalıyı şimdi açıklayayım.
Niçin olmalı? Çünkü olması sizi mutlu edecektir, olmasını istemektesinizdir. Olması hayalinizdir, umudunuzdur, sizi yaşama bağlayan en kuvvetli bağdır kimi zaman. Kimi zaman da son derecede basit bir şeydir.Niçin olmalıdır? Çünkü siz olunca mutlu olacaksınızdır. Bu nedenle niçin olmalı sorusuna cevap bulduktan sonrası ile ilgileniyorum.
Bazen bir şeyi istersiniz. Bu biri de olabilir, sevdiğiniz biri. Bir şey olsun istersiniz. Ancak olacak olan tam olarak nedir? Hayalinizdeki yer, ve şekil nedir? Ya da kimdir? Bu soruların her biri için bu yazının kareli katları kadar metin yazılabilir. Ancak bir şeyi istiyorsanız, ne olduğunu ya da kim olduğunu, nasıl bir mekanda olması gerektiğini ve nasıl olması gerektiğini tam olarak bilmelisiniz. Bu konularda eksik tanımlamalar tam olarak nasıl bir şey istediğinizi bilmediğiniz gösterir ve sonunda mutluluğunuz geçici olur. Bir süre sonra eksik tanımlama yaptığınız için görmediğiniz detaylarda saklanmış şeytanlar mutluluğunuzu gölgeleyecektir. Belki de yıllar boyu hayal ettiğiniz, peşinden koşup bin bir çileye göğüs gerdiğiniz ve sonunda elde ettiğiniz bir şeyin içinizde oluşturduğu huzur ve mutluluğun semalarına karanlık bulutlar salan Sauron kuleleridir, ayrıntılara saklanan şeytanlar. Bu nedenle dikkatli olunmalı ve isteğiniz her ne ise tam olarak tanımlanmalıdır.
Tanımlanması en zor olan konu zamandır. Ne zaman? İyi de hangi zamana göre? İnsanlar aynı anda iki zaman yaşar. Bunlardan biri evrensel zamandır, evrensel olan, diğerleri ile ortak paylaşılan zaman. Takvimlerdeki zaman. İkincisi iç zamandır. Her insanın iç dünyasının zamanı. O iç dünya ki, diğer insanlarla ortak yaşanılan her şeyi, diğerlerinden biraz farklı yaşatır herkese. Bir sinema salonu hayal edin.Seyirciler bir film seyreder, film bittiğinde ortak dünyada herkes aynı filmi seyrederken, iç dünyasında herkes farklı filmler seyretmiştir. Daha sezgisel, daha duygusal bir dünya. Gönül dünyası belki, belki ruhun dünyası, ama tam olarak etten ve bedenden, yani maddeden bağımsız bir dünya.
Bozuk saatler bile günde iki defa doğru zamanı gösterirken, iç zaman ile evrensel zamanın aynı zamanı göstermesi zordur. Hatta isteğinize göre zorluk derecesi artabilir. Kişiden kişiye zorluk
her konu için farklılaşabilir. Herkesin iç dünyası farklı olduğundan, etkileyen değişkenler de, değişkenlerin etki dereceleri de farklılık gösterir. Ancak bir kişi, diğer tüm sorulara doğru tanımlarla cevap bulduktan sonra, iç ve dış zamanı da çakıştırırsa kusursuz mutluluk için bir fırsat yakalamıştır. Bu nedenle bu iki zamanın çakışması çok önemlidir, ancak kimse farkında değildir.
Doğru dış zamana görece sıklıkla karşılaşılır. Doğru zaman, mekan, kişi ve şartlar sağlanmıştır, doğru dış zamandır, ancak belki iç zamanınız için erkendir ya da geç kalınmıştır. Ya hazır değildir iç dünyanız ya da artık iç dünyanız için bir şey ifade etmemektedir, ya da önemi azalmıştır. Mutluluk eksik olacaktır ki genelde olan budur. Ayaklarınız yerinden kesilmeyecektir. En iyi ihtimalle kısa bir süre diğer dertlerinizi unutturacak kadar mutluluğa kavuşursunuz.
Bu konu burada çok derin açıklanamayacak kadar uzun. Bu nedenle, iç ve dış zamanınızın bol bol çakışmasını dileyerek yazıyı bitiriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder