Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce Facebook'un nasıl kurulduğunun anlatıldığı Türkçe'ye Sosyal Ağ olarak çevrilen The Social Network adlı filmi izledim. Filmi izlerken aklıma bazı sorular takıldı ve ben de bunları paylaşmak istedim.
Herşeyden önce, Facebook her ne kadar popüler olduğu için bilinse de, Facebook'u genç yaşta kuran ve en genç dolar milyarderi olan Mark Zuckerberg yalnz değil. Dünyanın pek çok yerinde Facebook kadar üne ve piyasa değerine kavuşamasa da, çok sayıda genç, teknolojiyi, bilgiyi ve yaratıcılıklarını kullanarak kendilerini dolar milyarderi olmasa bile, milyoneri yapmayı başarıyor. Bunlara pek çok örnek bulmak mümkün. Dünyada sıklıkla ziyaret ettiğiniz sitelere bir bakın, sahiplerini bir inceleyin, pek çoğunun daha genç yaşta bunu başardığını göreceksiniz. Dünyada internet denilince ilk akla gelen kelime olan Google'ın kurucuları da, Mark'tan daha büyük bir yaşta Google'ı kurmuş olsalar da, bu işi genç yaşta yapmışlardır.
Dünyada belki teknolojiyi, özellikle de interneti kullanarak köşeyi dönen binlerce genç bulmak mümkün. Ülkemizde de internetten para kazanan önemli sayıda insan var. Bu insanlar internette birşeyler ararken uğradığınız sitelerin sahipleri genellikle. Hatta bazen bir şeyler satın aldığınız sitenin sahipleri. Tabi içi boş, içeriği olmayan ancak bir şekilde Google aramalarında üst sıralarda çıktığı için ziyaret ettiğiniz, spam olarak adlandırılan sitelerin de sahipleri. Ancak bu kişilerin gelirlerine baktığımız vakit, ülkemizdeki kişi başı milli gelirle kıyaslandığında oldukça yüksek miktarlarda kazananlar olasa bile, kazançları dünyadaki örnekleri ile kıyaslandığında düşük kalıyor genellikle.
Türkiye'den Mark Zuckerberg'ler çıkmıyor demeye getiriyorum sözü ama çıkmak zorunda da değil. Ama çıkabilir de. Neden olmasın? Önemli olan, internet dediğimiz şu teknoloji harikası platformu önemli bir gelir kapısı haline dönüştürebilmek. Tabi bunun için ortalama zekanın oldukça üstünde bir zekaya, bilgiye, yeteneğe ve de isteğe ihtiyaç var. Ayrıca özgür bir ortam da gerekli ki bu konuda ülkemizdeki durum her geçen gün daha düşündürücü bir hal almaktadır.
Eğer bunu bir sorun olarak görür isek bu sorunun ana temeli eğitimini yetersizliği ve kalitesizliğidir. Hollywood yapımı, hikayesinin en azından bir kısmı okulda geçen bir film seyrederken, oradaki eğitim sistemi ile bizdekini bir kıyaslayın. Filmle gerçeği kıyaslamak olmaz gibi gelebilir ama filmlerde genellikle gerçeklerden yola çıkılır ve özellikle bu tür konularda gerçeklerden çok da uzaklaşılmaz. Ülkemizdeki eğitim sisteminin yetersizliği gençlerin mevcut zekalarını doğru yönde ve en iyi şekilde kullanmalarını engellemekte, yaratıcılıklarını köreltmektedir. Adeta genç beyinleri törpüleyen, ezberci bir eğitim sistemine sahibiz. Ülkemizdeki öğretmenlerin kalitesizliği de bunda önemli bir etken ama, o oğretmenleri de bu kalitesiz eğitim sistemi yetiştirdiğinden, kaliteli öğretmen çıkmasını beklemek hayalcilik olur ancak.
Tabi gerçekleri kabullenme erdemine de genelde sahip olmayan bir toplum yapısına sahip olduğumuzda, okuyan olursa bu yazının okurları genelde bu sözlerimi hazmedemeyecek ve bana yüklenecektir. Yabancı hayranlığımdan başlanıp, ya sev ya terkete kadar giden bir yüklenmedir bu. Bir dışlamadır. Oysa ben ülkem ve ülkemin insanları için en iyisini istemekte olan ve en iyisine sahip olamadığımız için de hayıflanan, yeterince çaba sarf edemediğimiz için ar duyan biriyim. Gördümüz eksiklikleri kabullensek ve düzeltmek için dürüstçe ve istekle çabalasak herşeyi düzeltebiliriz. Ve belki ülkemizdeki genç beyinlerden de yepyeni atılımlar gelebilir. Teknoloji ve internet ise bu konuda son derecede büyük olanaklara sahip. Önemli olan yaratıcı olmak, farklı düşünmek, görmek ve yapabilecek yeterliliğe sahip olabilmek.
Pek umutlu değilim. Ancak yine de bir katre olsun umudun var olduğuna inanmak istiyorum. Türkiye'den de genç girişimciler görmek istiyorum. Türk gençlerinin daha büyük şeyler başardığını görüp onlarla gururlanmak istiyorum. Ben de halen genç sayılırım. Ancak bu dediğimi yapacak yeterliliğe sahip olduğumdan şüpheliyim. Belki öyle bir potansiyele bir zamanlar sahiptim ancak törpülendim. Ama herkesi törpülemeye gerek yok. Bırakalım yapsınlar, bırakalım eski köye yeni adet getirsinler. Gençleri rahat bırakalım, kara ellerimiz yakalarından çekelim. Onlar doğru olanı bilecek yeterliliğe sahiptirler. Onlara güvenelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder