24 Şubat 2011 Perşembe

Karışan Arap Ülkeleri Ve BOP

Tunus'ta başlayanın diğer Arap ülkelerine sıçramasını hayretle izledik. Mısır da Hüsnü Mübarek her ne kadar son ana kadar direndiyse de nihayetinde pes etti ve yöneitimi orduya bırakarak çekildi. Bahreyn'de ordu Mısır ordusunun aksine yönetimi protesto eden halka karşı oldukça sert davrandı. Benzer ama çok daha karmaşık gelişmeler ise Libya'da son günlerde cereyan ediyor. Yemen'de de ortalık toz duman. Suudi Kıralı halkın olası bir baş kaldırısını engellemek için çeşitli önlemler alıyor. Kafalar karışık ve gelecek puslu.

Her ne kadar bu olayların fitilini Tunus'taki gösteriler ateşlemiş gibi görünse de, protestoların bu kadar hızlı yayılması ve ayrıca açıkça oldukça iyi organize edildiğinin belli olması, bu olayların çok önceden planlandığı izlenimini veriyor. Gizli bir el! aylar öncesinden sanki bu olayları planlamış gibi. Akıllara ise ister istemez bu olayların BOP yani Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olup olmadığı sorusu geliyor. İşin açıkçası sezgileri oldukça güçlü olan Türk halkı bu olayların arkasında Amerika'nın olduğundan emin gibi. Sokakta kime sorsanız böyle bir olasılığın kuvvetle muhtemel olduğunu söyleyecektir. Hatta bundan emin olanların da sayısı az değildir.

Peki ABD'nin bu noktada amacı ne olabilir? Irak'a demokrasi getirme!!! vaadi ile müdahale eden ABD'nin nasıl bir demokrasi getirdiğini hep beraber izledik, izlemeye devam ediyoruz. Arap ülkelerinde demokrasinin gelişmemiş olduğu, oldukça otoriter, tam anlamıyla bir baskıcı yönetimlerin hüküm sürdüğü aşikar olmakla beraber, asıl sorulması gereken soru, bu ülkelerin insanları demokrasiye ne kadar hazır. Irak halkının demokrasiye o kadar da hazır olmadığını yeterince gördük sanıyorsam. Toplumun çeşitli kesimleri arasındaki sürtüşmeler yüzünden seçimden aylar sonra ancak bir hükümet kurmayı başarabildiler. Diğer ülkelerde demokratikleşme hareketleri ne kadar başarılı olacak tartışılır.

Eğer bu olayların arkasında ABD ya da diğer batılı ülkeler varsa, bir şekilde Arap ülkelerindeki yöneticilerden sıkılmış oldukları sonucuna rahatlıkla ulaşabiliriz. Bu noktada ise batılı ülkeleri böyle bir harekete iten en büyük neden olarak yükselen petrol fiyatlarını rahatlıkla gösterebilirim. Dünyadaki petrol rezervinin büyük bölümünü elinde bulunduran bu ülkelerde, petrol gelirlerinin büyük bölümünün Arap şeyhlerinin cebine girdiğini bu ülkeler hiç gitmemiş olan biri bile rahatça tahmin edecektir. Son dönemlerde bu ülkelerin yükselen petrol fiyatları karşısında üretimi yükseltmekte direnç gösterdiklerini de göz önünde bulundurur isek daha net bir sonuca ulaşabiliriz sanıyorum.

ABD ve diğer batılı ülkeler Arap halklarına karşı olmasalar bile ki bu noktada Arap halklarını çok da umusamadıklarını da söyleyebiliriz, Arap şeyhlerine ya da yöneticilerine karşı oldukları apaçık ortada. Onların devrilmesini ve daha kolay söz geçirebilecekleri kişilerin yönetime gelmesini istiyorlar. Bu noktada olayların ABD-İran çekişmesi ile çok da alakalı olmadığı iddia edilebilir. Zaten mevcut Arap ülkeleri ABD Irak'a müdahale ederken hiç bir şekilde karşı çıkmamışlardı. Ayrıca Suudi Arabistan ABD'den yüklü miktarda silah alım anlaşması imzaladı. Sünni Arap ülkeleri Şii İran'ı zaten sevmez.

Bu noktada bu olayların arkasında her ne olursa olsun, Arap şeyhlerinin huzurunun kaçtığı ve bunun da çok da olumsuz bir gelişme olmadığı söylenebilir. Devrilmeseler bilr en azından bu ülkelerde gelecekte daha demokratik bir yönetim olacağı söylenebilir. Bununla birlikte olası yeni kurulacak yönetimlerin başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin güdümünde olacağını da açıkça söyleyebiliriz.

İran'ı bu durum oldukça rahatsız edecektir elbette ki. Sonuçta İran'da da baskıcı bir yönetim mevcut. Hatta bu olayların biraz da İran halkını yönetime karşı ayaklanmaya teşvik etme amacıyla çıkarıldığı dahi söylenebilir. Bu noktada ABD İran'a doğrudan askeri müdahalenin oldukça pahalıya patlayacağının hesabını yapmış olmalı ki kaleyi içten yıkmaya çabalıyor diyebiliriz. Bunu da eski müttefiklerinin canını yakma pahasına yapıyor. Ayrıca İran'ın Akdeniz'e gönderdiği savaş gemilerinin tek amacının İran tarafından yapılan açıklamada belirtilen amaç olmadığından da kuşku duyulabilir.

Hiç yorum yok: