Ey okur, bu yazı öncelikle burada yazdıklarım sadece kişisel görüşlerimdir.
Filtreli internet saçmalığına merhaba dedik sonunda. İnternete filtre koymaya kalkan dünyadaki örümcek beyinli ülkelerden biri olduk. Filtreyi getirenler halka bunu yutturmak için de çocukları istismar etmekte hiçbir mahsur görmediler. Teknoloji cahili olanlar da bu filtre ile çocukların internetteki zararlı içeriklerden gerçekten korunacağına hemen inandılar. Aslında bu aldanış daha büyük riskler doğurabilir. Anneler babalar nasıl olsa internetimiz filtreli diye çocuklarının bilgisayar başında neler yaptığı ile ilgilenmeyi bir kenara bırakabilir. Kaldı ki o çocuklar tüm filtreleri delik deşik edecek yeterliliğe sahiptir. Asıl korunması gerekenler teknoloji cahili anneler, babalardır.
Adına güvenli internet dediler ama internet kullanıcılarını hackerlardan, spam içeriklerden, virüslerden, online alışveriş ve bankacılık işlemlerindeki sahteciliklerden koruyacak hiçbir düzenleme bu paketin içinde yok. Ama kaç kişi soruyor, o halde neresi güvenli bu internetin şimdi diye? Sormadılar çünkü filtreyi kullanacak olanlar muhtemelen internette hiç bankacılık işlemi yapmıyor, hiç alışveriş yapmıyor, virüs nedir, hacker kimdir bilmiyor olanlar genellikle.
Adına güvenli internet dediler ve pornografik içerikleri yasakladılar, oyun sitelerini yasakladılar. Bu sayede filtreye karşı çıkanlara pornocu damgasını bir güzel yapıştırdılar. Örümcek beyinli teknoloji cahilleri de hemen onların safına katıldı. Taksimde binlerce genç internetime dokunma diye yürüdü, bakanın biri çıkıp bir kaç pornocu dedi. Sayıyı abartmadan onbinlerce kişi bir anda on onbeş kişi oluverdi.
Fitreyi aşmanın pek çok yolu var ve bu yolları korunacak! olan çocuklar onları korumaya çalışanlardan çok daha iyi biliyor. Youtube yasaklandığında nasıl girmenin bir yolunu buldularsa, bu filtreyi de kıracaklardır. Üstelik bu filtreyi kırmak suç değil. Girilmesi suç oluşturmayan bir siteye erişimin engellenmesindeki mantığı sizlerin insafına bırakıyorum. Gülhane parkına girmenin suç olmadığını ama girişinde polisin nöbet tutup girmeye kalkanları geri çevirdiğini düşünün. Aslında filtrelenen sitelerin sahipleri dava açsalar mahkeme sonucu ne olur merak ediyorum. Tabi bağımsız, siyasi etkiler altında olmayan bir mahkeme olması şartı ile, yoksa şu anda açılacak böyle bir davanın sonucunu herkes biliyor.
Fitreyi kim koyuyor ve filtrelenecek siteleri kim belirliyor? İşte çok önemli bir soru ve cevabı "bilmiyoruz". Olabilecek keyfilikler karşısında ne yapılabilinir? Bu ülkede kişisel olarak internette site açıp, herhangi bir sakıncalı içerik paylaşmadan ciddi miktarlarda para kazanan insanlar var ve kendi aralarında da yoğun bir rekabet halindeler. Bu rakiplerden birinin BTK'da dayısının olması rakiplerinin filtreye girmesini sağlayabilir, üstelik hiçbir geçerli sebep yokken.
Fitre sistemi ilerleyen dönemlerde internet kullanıcılarını fişleme, takip etme amacına hizmet edecektir. Hatta bu yolda atılmış bir ilk adımdır. Bu sistem sayesinde artık bilgisayarlarımızda da biri bizi gözetliyor olacak. Kişisel özgürlük haklarımız elimizden alınacak. Hele hele de Arap baharındaki isyancıların internet üzerinden organize olduğunun ortaya çıkması bu konuda hükümetin niyetinin ne olduğunu göstermesi açısından önemli bir veridir. Mevcut hükümetin eleştiriye tahammülsüzlüğü, en küçük bir eleştiride bile sert bir tutum takındığı ve eleştirenleri provakatörlükle suçladığı açıkça bilinen yadsınamaz bir gerçektir.
Bugün getirilen filtre sistemine itiraz edilmesini, itiraz edenlere pornocu damgası vurarak engellemeye çalışan ve bunda da büyük ölçüde başarılı olan BTK, gelecekte getireceği daha katı sistemlere de alışmamızı sağlamaya çalışıyor.
Güvenli internette asıl amaç kullanıcıların internete güvenli bir şekilde bağlanmasını sağlamak değil. Öyle olsa hackerlığa karşı, sahteciliğe karşı, sanal suçlara karşı yeterli olmasa da çeşitli tedbirler içeriyor olması gerekirdi. Bu haliyle güvenli internet ifadesi minareyi çalanın uydurduğu kılıftan öte bir şey değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder