4 Mayıs 2012 Cuma

UTOPIA'Yı okurken

Thomas More-Ütopya

Thomas More Utopia'da sadece bir ülke değil, bir dünya kurgulamıştır aslında. Zaten Utopia adındaki ülkenin uzak, gizli saklı bir yerlerde olması da, hem böyle bir ülkenin modern kültürlerin etkisinden uzak, adeta ayrı bir dünyada yaşıyor olmasının gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Ancak Utopia'yı okurken pek çok konuda " Ah keşke " desek de, aslında ütopik bu dünyadaki yaşamın bize pek de uymadığını hissederiz. Çünkü ütopya ütopik insanlar için uygun bir yerdir ve toplumda bu denli ütopik insan bulmak pek mümkün değildir.

Utopia'da yer alan ülkedeki düzen, tam anlamıyla bir iş bölümü, bir tür imece usulüdür. İnsanlar hemen her konuda üzerine düşeni yapmaya gönüllüdür. Kimse tembel, haylaz, bencil değildir. Kimse daha fazlasını istemez, aza kanaat eder ama bu az kararında bir  azdır. Yani kimse bir ekmekle doyacaksa üç ekmek istemez. Gösteriş bile ayıptır, kimse gösterişli olmak istemez. Gösterişli olmak, süslenip püslenmek, fiyakalı giyinmek, takı takmak ayıplanacak şeydir. Öyle bir dünya...

Utopya'yı tekrar elime alıp sayfaları karıştırıken aklıma gelen pek çok şey oldu. Hemen yaşadığı ülke ve diğer ülkeler ve kültürler ile kıyasa girişiyor insan. Ancak ülkeler bakmaya gerek yok. İnsan doğasına aykırı bir düzenden söz ediyor Thomas More. Öyle bir düzen ki, insanlar insan olmanın doğasında var olan sahip olma, güçlü olma gibi güdülere sahip değil. Ego denilen kavram henüz doğmamış. Ancak insanlar ilk çağlardan beri ego sahibi. Avcı toplayıcı yaşamda bile, daha çok güneş gören ve bu nedenle daha iyi olgunlaşmış, daha lezzetli meyvelere ulaşmak için, yani daha iyisi için ağaçların daha yüksek noktalarına tırmanmaya  başladığında insanlar belki de ilk defa egolarının sesini dinliyorlardı. Daha iyisini ve daha fazlasını isteme güdüsü insan doğasının önemli bir parçasıdır ve bu güdü sayesinde insanlık bugün sahip olduğumuz gelişmişlik düzeyine erişebilmiştir. Elindeki ile yetinmeyen, hep daha fazlasının isteyen insanlar sürekli bir arayış içinde olmuş ve bu arayışları sonucunda yeni yollar, yöntemler, teknikler geliştirmiş ve bu sayede bilimi ve felsefeyi keşfetmiştir. Artan bir ivme ile de gelişmeye devam etmektedir.

Utopia'ya baktığımız zaman ise, herşey çok güzel görünüyor olsa bile, insan toplumunu bir arı kovanı ya da karınca yuvası populasyonuna benzetmektedir. Böyle bir sistemde ise egoya yer yoktur. Oysa bu tür populasyonlarda sürekli bir yerinde sayma vardır, gelişme yoktur. Daha fazlasına, daha iyisine sahip olma olasılığının ortadan kalkması ise insanların kolay hazmedebileceği bir şey değildir. Böyle bir durum zorla, baskı ile dayatılsa bile, inanlar mutsuz, amaçsız ve verimsiz bir hale gelir.

Sonuç olarak Utopia bildiğimiz anlamda insanlar için uygun bir düzen değildir. Thomas More'un Utopia'sı ütopik insanların yaşayabileceği bir düzene sahiptir.

Hiç yorum yok: