
Ülkemizde otomobil alırken ödenen kdv ve ötv oranları oldukça yüksek. Avrupa'da otomobillere Türkiye'den yüksek vergi uygulayan sadece bir ülke bulunmaktaymış. Bu durum Avrupa ülkeleri ve Türkiye arasındaki kişi başı yıllık gelirdeki uçurum da göz önüne alınırsa, otomobilin bizler için ne kadar büyük bir lüks olduğu daha net anlaşılacaktır.
Bazıları daha alt segmentlerde yer alan otomobillerin piyasadaki ağırlığının artacağını düşünebilir. Ancak ülkemizde zaten üst segmentlerde yer alan araçların pazar payı düşüktü. Bunu sokağa çıkar çıkmaz anlamak mümkün. Araçların büyük bir bölümü alt gelir düzeyine hitap eden modeller.
Otomobil alırken ödenen vergilerin yüksekliği bir yana, otomobili aldıktan sonra da her yıl iki taksitle ödenen motorlu taşıtlar vergisi de azımsanacak bir yük değil. Özellikle motos silindir hacmi yükseldiğinde vergiler astronomik rakamlara ulaşabiliyor. Ölye ki bazı otomobillerin yıllık vergisi ile ikinci el bir araç almak mümkün. Burada temel olarak motor silindir hacminin alınması da bazı noktalarda adaletsiz bir sistem oluşturuyor. Ölye ki, 1.6 lt motor hacminde farklı marka ve model iki araç arasında büyük fiyat farkı olabilirken vergilendirmede aynı sınıfa alınabiliyorlar. Bu da çok daha pahalı ve lüks bir araçla daha alt sınıf bir araç için aynı motorlu araçlar vergisi ödeneceği anlamına geliyor. Bu biraz Boğaz'a nazır bir ev ile aynı metrekarede emlak değerleri çok daha düşük bir yerdeki eve aynı verginin ödenmesi gibi bir durum ve pek adaletli görünmüyor.
Otomobil kredilerine gelen yeni düzenleme ile de artık salt kredi çekerek otomobil almak zor. Bundan böyle değeri 50,000 TL altındaki araçlar için araç fiyatının %75'inden fazlası için kredi çekilemeyeceği gibi kredi vadesi de 48 aydan uzun olamayacak. Yani artık kredi çekerek otomobil almak da zorlaştı.
Her şeye rağmen otomobil alabilenlerin masrafları daha bitmedi. Kasko ve trafik sigortasından başlayarak, kaza yapılmadığında dahi bakım giderlerine kadar bir sürü ek masraf sizi bekliyor. Son olarak da yakıt fiyatları. Artık günümüzde benzin ve motorin fiyatları araç alacakaları ciddi ciddi düşünmek zorunda bırakacak seviyelerde. Hatta aracı olanlar da yüksek yakıt fiyatları yüzünden araçlarını mümkün olduğunca az kullanmak istiyorlar. Otogaz fiyatı ise eskisi gibi benzin ve motorin karşısında sahip olduğu fiyat avantajına sahip değil. Halen fiyatı düşük olsa da artık bu makas da daralıyor.
Bu masraflardan kaçmak ve aynı zamanda da ayağını yerden kesmek isteyenler bir alternatif olarak motosikletleri düşünebilirler. Ancak Türkiye'de motosikletlere çok sıcak bakılmadığı da bir gerçek.
Tüm bunlara rağmen insanların otomobil almakta bu kadar zorlanmasının bir avantajı da olabilir. Trafiğe giren araç sayısında bir azalış ve park yerinden ayrılmayan araç sayısında bir artış olursa, özellikle İstanbul gibi trafiğin işkenceye dönüştüğü şehirlerimizde trafik sorunu bir miktar çözülebilir. Hatta bu şekilde devam edilirse gelecekte trafik sorunu diye bir sorunumuz olmayabilir de. Sadece zenginlerin yaşadığı semtlerde trafik ve park yeri sorunu devam edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder