Türk webmasterlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk webmasterlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Kasım 2012 Pazar

Bedavacılık ve Türk Webmasterları

Webmaster nedir? Webmaster kimdir? Gelin yazıya başlamadan önce bu sorulara net bir cevap verelim.
Webmaster temelde internet sitesi kuran ve yöneten kişidir. Bir webmaster internet sitesinin teknik altyapısı ile ilgilenir ve sitenin tam olarak amacına uygun şekilde tasarlanmış olmasından da sorumludur. Ancak tüm tasarım işini omuzlamak zorunda değildir. Çeşitli tasarım işlerini başkaları ile paylaşabilir. Bununla birlikte sitenin mimari yapısı, sitede yer alan kodların sağlıklı çalışması, arama motorları tarafından net bir şekilde anlaşılır oluşu, gereksiz kod dizilerinin bulunmayışı, sitenin hızlı yüklenen performansı yüksek bir site oluşu gibi pek çok teknik unsur webmasterların sorumluluğundadır. Bazı işleri başkalarına yaptırsalar bile, o işlerin de sitenin yapısına ve amacına uygun olmasından webmasterlar sorumludur.

İnternette Türkçe içerikli pek çok internet sitesi bulunuyor ve bu sitelerin çok büyük bir bölümü Türk webmasterlara ait. Kamu ve özel sektör kuruluşlarının ve bir şekilde Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı kurum ve kuruluşların Türkçe sitelerinin toplam sayısı Türk webmasterlara ait olan sitelerin yanında çok küçük bir rakam olarak kalacaktır. Ancak her rakamsal büyüklük herşey değildir. İnternette gezinirken Türkçe içeriğe sahip ve kaliteli internet siteleri ile karşılaşmak maalesef pek sık karşılaşılan bir durum değil. Ama neden?

Herşeyden önce ulus olarak kolaya kaçan bir yapımız var. Herşey kolay olsun basit olsun istiyoruz. Hep az emek çok para peşindeyiz. Ancak az emek düşük kalite de demek. Bununla birlikte düşük kaliteli sitelerle interneti doldurunca düşük kaliteyi tüketmeye alışık, düşük kaliteyi, bayağılığı kanıksamış bir toplum ortaya çıkıyor. Bu nedenle gelir elde etmek için bireysel olarak çeşitli konularda siteler açan webmasterlara tüm suçu yüklemmek gerek. Ülkemizde ciddi yayın yapması gereken pek çok basın yayın kuruluşunun dahi kalite açısından oldukça düşük siteleri olduğunu görmekteyiz. Bu alanda bankacılık sektörü önemli bir istisna. Sadece sahip oldukları güvenlik önlemleri ile değil, sitelerinde kullanıcıların aradığını kolayca bulabilmesi, sadelik, anlaşılırlık, görsel açıdan göze hoş gelen bir tasarım gibi kriterlerde de oldukça başarılılar. Kendi aralarında sıralama yapılabilir elbette ancak tamamına yakını bu konuda geçer not alacaktır. Aynı şeyi gazete ve televizyon siteleri için söylemek pek mümkün değil. Çok sayıda ziyaretçi çeken bu sitelerin güçlü bir altyapısı olması şart. Genelde buna sahipler. Ancak ziyaretçilere bilgiden ziyade, saçma sapan slayt gösterileri ve videolar gösteriyorlar. Aynı slaytlar tekrar tekrar anasayfada, günün önemli haberleri arsında dolanıp duruyor. Toplum olarak belki biraz balık hafızalıyız ancak daha dün gördüğünüz slaytı bugün yine karşımıza çıkarmanızın anlamı ne? Bir Washington Post'un sitesinde, Bir New York Times'ın sitesinde, Bir The Guardian'ın sitesinde ya da Le Monde'da böyle bir şey göremezsiniz.  Tamam televizyon ya da gazetenin sitesinde haberleri görmek istiyoruz, televizyon kanallarının sitelerinde diziler, programlar, yayın akışı vb konularda bilgi edinmek istiyoruz ve bunları buluyoruz ancak bunlar zaten bu tür sitelerin temel amaçları, varoluş nedenleri.

Benzer bir kalitesizliği resmi sitelerde de görmek mümkün. Resmi siteler işlevsellik açısından yeterli. Aradığınızı iyi kötü bulabiliyorsunuz. Ancak tanrı aşkına, kim tasarlıyor bu siteleri. Ücretsiz Wordpress temalarının çoğu bile pek çok kamu sitesinden daha başarılı bir görselliğe sahiptir. TSEK örneğini verebiliriz hemen. TSEK aradığınızı kolayca bulmanızı sağlayan ve işlevselliği oldukça iyi bir site ancak görsel açıdan zayıf. Üstelik bu site kamu kurumlarına ait siteler arasında en iyilerden biridir.Kamu kurumları ciddiyet ister. Bununla birlikte Washington Post'un sitesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın sitesinden çok daha ağırbaşlı bir site kuşkusuz. Çok genç biri tasarlamış belli. Görsel açıdan son derecede başarılı olduğunu itiraf edeyim. Bir blog site için mükemmel olabilirdi.

Tasarım kadar içerik de önemli. İçerik konusu çok daha vahim bir halde. Malesef Türk webmasterların küçük bir azınlık hariç tamamına yakını kopyala/yapıştır mantığı ile çalışıyor. Koyala yapıştır mantığı ile çalışanlar doğru düzgün içerikleri kopyalasalar en azından karşımıza güzel içerikli siteler çıkardı hep. Oysa internette bir bilgi ararken Google başta olmak üzere arama motorları tarafından karşımıza çıkartılan sonuçlar arasında aradığımız konuda tamamen sıfır bilgi içeren siteler bulunabiliyor. Malesef bu sitelerin sahipleri sizleri ziyaretçi olarak çekebilmek için bin türlü takla atarak Google amcayı bile kandırabiliyorlar. Belli bir süre sonra durumu fark eden Google amca bu tür sitelere ve sahiplerine okkalı bir tokat yapıştırıyor genellikle. Ancak pes etmeyen Türk Webmasterlar tekrar tekrar bu tür siteleri mantar gibi bitiriyorlar. Ayrıca çoğu olan bitenden Google'ı sorumlu tutar tokatı yediğinde. Google pek çok konuda Türk webmasterlara diğerlerine gösterdiği toleransı göstermemektedir. Ancak bunda Google'ın Türk webmasterlara karşı art niyetli oluşu yoktur. Aslında olan Türk webmasterların toleransı hak etme sınırını kat kat aşmış olmasıdır. Tolerans hak edilene verilen bir tavizdir. Türk webmasterlar şapkalarını önlerine alıp toleransı hak edip etmediklerini düşünmelidirler.

Tasarım ucuz, içerik kalitesi zayıf... Bu kafayla işimiz çok zor...

10 Mart 2012 Cumartesi

Türk Webmasterların Reklam Ağı Sıkıntısı

Bir site kurmak kolay bir iş değildir. Önce bir konu belirlenir, sonra o konuda blogger.com gibi ücretsiz bir servis mi kullanılacak yoksa farklı bir sistem mi uygulanacak karar verilir, gerkeli tüm işlemler yapılır ve yayına geçilir. Yayına geçene kadar işin teknik boyutu ile uğraşılır, zaman zaman ihtiyaç duyulan değişiklik ve düzenlemeler yapılır. Yani teknik işler hiç bitmez. Ancak yayına geçtikten sonra en büyük sorunlardan biri içerik sağlamaktır.

İnsanlar içeriği olmayan bir siteye neden girsin? Kaynaklar bulunur, zamen ve emek harcanır içerikler oluşturulur ve yayınlanır. Paylaşılan içerikler arttıkça arama motorları aracılığı ile insanlar siteye giriş yapmaya başlar. Zaman geçtikçe ve wembaster ya da blogger doğru işler yaptıkça ziyaretçi sayısı büyür. Belli bir sadık ziyaretçi kitlesi dahi edinilebilir. Bir bakıma günlük ya da haftalık takip edilen gazete/dergi gibi bir hal alır siteniz. İnsanlar düzenli aralıklarla olmasa da sitenize gelmeye ve yeni palaştığınız içeriklerle ilgilenmeye başlar.

İşin bundan sonrasında para kazanma vardır. Webmaster ya da blogger insanlara faydalı bir site yapmak için harcamış olduğu emeğin karşılığı olarak bu siteden para kazanmak ister. Sitelerde bağış butonları görebilirsiniz. Ancak bu yöntem pek işe yaramaz. Bu durumda ziyaretçilere paylaşılan içeriğin yanında reklam da göstermek akıllıca bir yöntemdir. Zaten her sitenin az da olsa yayında olmasının bir maliyeti vardır. Sanal reklam, yani internet ortamın sitelerde gördüğünüz çok çeşitli türleri olan reklamları alır ve sitesine koyar ve para kazanmaya başlar.

Genel olarak intenette karşınıza çıkan sitelerin çoğunda yukarıdakine benzer bir süreç işler. Reklamların temini konusunda, bu amaçlar kurulmuş reklam ağlarından faydalanılır. Reklam ağları, sitelerde reklam yayınlamak isteyen firmalar ve reklam ajansları aracılığı ile yayınlanacak reklam temin eden ve bunu yayın ağına kaydolmuş sitelerde yayınlayan kuruluşlardır. Reklam yayınlatan firmalardan elde ettiği gelirin bir kısmını, reklam ağları çeşitli şekillerle yayın ağında yer alan site sahipleri ile paylaşır. Site sahipleri de yayın ağı da kazanmış olur.

Tüm dünyadaki internet reklamı pazarının lideri konumunda bulunan tek bir yayın ağı vardır, Adsense. Adsense, hayatımızın vazgeçilmezi olan Google'ın reklam yayın ağıdır ve biraz da bu nedenle hemen hemen tüm dünyadaki pazarın hakimidir.

Türk webmasterlar ve bloggerlar için Adsense alternatifi olabilecek çok sayıda yerli reklam yayın ağı bulunmaktadır. Ancak bunların tamamına yakını, webmasterların ve bloggerların başını ağrıtmaktan fazla bir iş yapmıyorlar. Sitesinde Adsense kullanmak istemeyen ya da bir şekilde Adsense reklamları kullanamayanlar için iyi bir alternatif yoktur.

Yerli reklam yayın ağları, pazar lideri olan Adsense'ten pay kapmakta sıkıntı çekmektedirler. Yine gösterilen reklamlar için site sahiplerine ödenecek tutarın belirlenmesi için çoğunda kullanılan sistem zaman zaman sorun çıkarmakta ve ödenecek tutar eksik hesaplanmaktadır. Adsense reklamverenlerden aldığı tutarın, yerli reklamverenlere göre daha büyük bir payını yayıncı ile paylaşmaktadır. Yerli reklam yayın ağlarının büyük bölümünde, yayıncı ödeme talep ettiğinde de sorunla karşılaşabilmektedir. Ya ödemeler çok geç yapılmakta, ya da vergiler haricinde de kesintiler yapılmaktadır. Kısaca yerli firmalar Türk webmasterların düşünmemekte, adeta sömürmektedir.

Bu durumun ülkemiz adına da hoş olmadığını belirtmek isterim. Herşeyden önce, ciddi ve yerli webmasterları düşünen bir reklam yayın ağı olmadığından dolayı, internette reklam yayınlamak isteyen Türk firmalarının paraları yurtdışına transfer olmaktadır.