emperyalist ülkeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
emperyalist ülkeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Ekim 2011 Cumartesi
Üçüncü Dünya Savaşı Çıkabilir Mi?
Avrupa kıtasında yer alan emperyalist güçler uzun yıllar dünyadaki pek çok ülkeyi sömürdü. Bu sömürü düzeninden kapitülasyonlar yoluyla Osmanlı Devleti de nasibini almıştı. Avrupa'ya sömürülen ülkelerin zenginlikleri akarken zenginleşen bu güçler oldukça yüksek bir hayat standardına kavuştular. Gerçi birileri çıkıp da sanayileşme ile bu ülkelerde yaşayan ve halkın büyük çoğunluğunu oluşturan alt gelir gurubunun, değişen yaşam koşulları ve toplum düzeni ile büyük sıkıntılar çektiğini söyleyebilir. Doğrudur da. Ancak o kadar çok sermaye bu ülkelere akmış olmasaydı, sanayi devrimi bile belki o kadar hızlı ve şiddetli gerçekleşmeyecekti. Sonuçta araştırmacılar ve bilim adamları bir şekilde finanse edilebildi.
Sanayileşen, güçlenen, yeni silahlara sahip olan bu ülkeler zaman zaman birbirleri ile de savaştı. Birinci dünya savaşının tek ana nedeni olarak doymak bilmeyen bu emperyal güçlerin sömürü hırsı olduğunu pekala söyleyebiliriz. Kaldı ki ikinci dünya savaşı da bir türlü adil bir antlaşma yapamayan bu ülkelerin hırsı yüzünden çıkmıştır denilebilir. Günümüzde emperyal hırslar ile çetin bir savaşım içinde olanlar ülkeler ve ordular değil de şirketler. Özellikle küresel boyutta faaliyet gösteren devasa şirketler. Bu şirketlerin büyük çoğunluğu için neredeyse tüm dünya pazar demek. Bu savaşın cereyan ettiği sisteme ise kapitalizm diyoruz. Kapitalizm ise doğal kaynakların yanında, hiç olmadığı kadar insanı sömürüyor. Kapitalist düzende insan sürekli daha iyi olmalı, daha çok şey öğrenmeli, daha çok beceri kazanmalı, daha zeki, daha bilgili, daha pratik, daha çok dil konuşan..... olmalı. Bu nedenle insanlar, hele de gençler, hayatlarının en güzel çağlarını adeta bir yarış atı havasında kurslardan kurslara koşuşturarak geçiriyor. Bu ayrı bir mesele ama göz ardı da etmemek gerek.
Emperyalizmin yerini alan kapitalizm günümüzde can çekişmeye başladı. Buna da yine aynı etken sebep oldu diyebiliriz. "Hırs". Ülkelerin toprak, doğal kaynak, statü, güç vb açlığı ve bu açlığını bastırma konusundaki hırsı yüzünden bu dünya çok sayıda savaş ve iki de dünya savaşı atlattı. Günümüzdeki devasa şirketler - ki bunların hemen hemen tamamı batamayacak (batmasına müsade edilemeyecek ) kadar büyük şirketlerdir. Örnek olarak ABD'de batan bankaların önce ABD ekonomisini sonra da dünya ekonomisini nasıl altüst eden bir krize neden oldukları ve bazıları bankalarını ABD ve AB ülkeleri tarafından kurtarıldığı verilebili.- daha fazla kar etme, daha fazla büyüme hırsları yüzünden hatalar yaptılar, büyük riskler aldılar. Aldıkları bu büyük riskler ilk başta farkedilmedi ama zamanla içinden çıkılamaz bir hal aldı. Günümüzde kapitalist sistem artık ülkelerin refahını artırmaya yetmiyor, aksine yarattığı krizlerle refahı şiddetli bir şekilde düşürüyor.
Özellikle ülemizin de içinde bulunduğu coğrafyada son zamanlarda büyük hareketlenmeler oldu. Demokrasiden uzak bir hayat yaşayan Arap ülkelerinde ayaklanmalar çıktı, liderler koltuklarından oldu ya da edildi. Ancak bu insanların bir anda böyle demokrasi aşkı ile topyekün ayaklanmaları için üzerine benzin dökerek kendini ateşe veren bir Tunuslu gençten çok daha fazlası gerekir. İşte bu çok daha fazlasının altında ise olası yeni refah arayışları bulunuyor olsa gerek. Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Kaddafi'ye karşı tavrı ve Kaddafi'den hemen sonra Libyaya gidişi yok mu... Bir leşin ( petrolün ) üstüne çullanan akbabalardan farkı nedir ? Üstelik bir tek Sarkozy de değil, pek çok batılı lider Libya'ya giderek temaslarda bulundu ve bunu yapmak için de pek bir aceleci davrandılar. Pastadan pay kapma yarışından bir farkı olmayan ve binlerce masumun kanı üzerinde oynanan trajik bir tiyatro...
AB ülkelerinin ekonomileri zor durumda, ABD ekonomisi zor durumda, Japon ekonomisi zor durumda, alarm vermeyen pek az ülke var. Türkiye de alarm vermeyen ülkelerden biri. Eğer yakın geçmişin ekonomik devleri olan AB ve ABD bu gidişata CESUR bir DUR demekte geç kalırlarsa, pek yakında Türkiye, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi hızla gelişen ülkeler onları tahtlarından edebilir. Bunu halihazırda görmüş olduklarını tahmin edebileceğimiz bu ülkeler güç dengeleri değişmeden önlem almak isteyecektir. Bu önlem alma konusunda kafaları şimdilik biraz karışık olabilir. Ancak güç tatlıdır ve kimse elindeki gücü kaybetmek istemez.
Tüm dünyada sular ısınıyor ama buna tek neden küresel ısınma değil.Artık politik ve askeri alanda da sular ısınıyor. Bu görüşüme katılırmısınız bilmiyorum ama bana üçüncü dünya savaşının tohumları ekiliyor gibi geliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)