18 Ekim 2011 Salı

AKP'nin Fakir Halk Hedefi

Başlık belki bu yazı için çok doğru olmayabilir. Ancak uzun süredir takip edilen ekonomi politikaları ve başbakanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ÖTV artışları, zamlar ve güncellemeler üzerinde verdiği tepki böyle bir başlığın çok da yanlış olmayacağını düşündürüyor.

Bir ülkeyi yönetenler, halkın zenginliğini artırmayı, hayat standardını yükseltmeyi hedefler. Aksi halde zaman zaman kişi başı düşen milli gelirin ülkemizde 10000$'ı aştığını hükümet yetkilileri övüne övüne ifade etmezlerdi. Daha çok kazanan halk, ihtiyaçlarını daha çok karşılayabilecek, zorunlu ihtiyaçlar olan beslenme, barınma ve giyim gibi olmazsa olmaz ihtiyaçlarını rahatça karşılayacak ve bunun da ötesine geçip hayat standardını asıl artırıcı sosyal ve kültürel harcamalara da başlayacaktır. Sinemaya, tiyatroya daha çok gidecek, daha çok kitap okuyacak, dergi ve gazetelere belki abone olacak, eğitim ve kurslara katılarak kendini geliştirecek çeşitli hobiler edinecek ve bunları takip edebilecektir. Tabi ki daha güzel bir ev, daha lüks bir araba da edinmek isteyecektir. Bu durum ise tüketimin artması demektir. Oldukça düşük bir ortalama hayat standardının olduğu ülkemizde insanların geliri arttıkça tüketimin patlaması da bundan kaynaklanıyor. Daha önce karşılayamadığı ihtiyaçlarını da karşılamaya çalışan insanlarımız, daha rahat, daha insanca bir hayat yaşamak istiyor. Ama tükettiği ürünlerin çoğu ithal olunca dış ticaret açığı ve dolayısıyla cari açık patlıyor.

Dış ticaret açığını kapatmak için hükümetin uyguladığı politika ise halkın daha az tüketmesini sağlamak. Bunu yapmanın yolu da alım gücünü düşürmek, yani fakirleştirmek. Belki elinize 10000$ geçecek ve bunla da hükümet övünecek ama o 10000$'ı nasıl harcayacağınıza, onunla ihtiyaçlarınızı ne ölçüde karşılayacağınıza da karar vermek istiyor. Bu nedenle işçi ve memurlara ancak enflasyon oranında zam yapılırken vergi oranları ve güncellemeler enflasyonun çok çok üzerinde oluyor. Yani kaşıkla verip kepçeyle almanın bir başka yolu.

Sayın başbakan hemen herkesin Porsche marka arabaya binebilecek ekonomik güce sahip olduğu bir Türkiye istemiyor, sayın başbakan insanların binebilirse ancak Fiat marka bir otomobile binebildiği bir Türkiye arzu ediyor. Yani halkın fakir, ihtiyaçlarını zar zor karşılayabilen, eline geçen gelirin çoğunu vergi olarak devlete geri ödeyen bir halk istiyor. Üstelik bu vergileri de an adaletsiz şekilde almaya devam ediyor. Porche'u olan biri de benzinin her litresine Fiat'ı olan ile aynı vergiyi ödüyor, yediği her somun ekmek için de, içtiği her bardak su için de aynı şey geçerli. Oysa ki zenginin daha çok vergi ödediği bir vergi sistemi olması gerekiyor. KDV ve ÖTV gibi vergiler ise fakir zengin ayırımı yapmıyor.

Kısaca sayın başbakanımız çok çalışın, az tüketin ve hayat standardınızı yükseltmeyin diyor.

Hiç yorum yok: