14 Ekim 2011 Cuma

İnsafsız ÖTV Zamları ve Devletin Yanlış Vergi Politikası

Duymayan bilmeyen yoktur, ÖTV'ye ( Özel Tüketim Vergisi ) gelen yüksek zam gündemi meşgul ediyor. Otomobillerden cep telefonlarına alkollü içeceklerden sigaraya yapılan  bu ÖTV artışının etkisini yakında tamamen hissedeceğiz.  Bu vergi artışı ise hem ÖTV'nin varlığını hem de artışların insafsızlığını sorgulatır oldu.
Vergi artışları

ÖTV, 17 Ağustos 1999 depreminin zararlarını karşılamak amacıyla dönemin hükümeti tarafından çıkarılan geçici bir vergiydi ve güya depremin yaraları sarıldıktan sonra kalkacaktı. Ancak AKP hükümeti böyle bir gelir kaynağından vazgeçmek istemedi ve sürekli vergi haline geldi. Tanrı ülkemizi her nevi doğal afetlerden korusun. Yoksa hem afet yaşamımızı maffediyor hem de ardından devlet cüzdanımızı daha da sömürmek için bir bahane yakalamış oluyor. Çifte darbe yiyoruz yani.

Çok saygı duyduğum bakanlardan biri olan sayın maliye bakanımız Mehmet Şimşek, bu vergi artışlarını savunurken, zam ifadesi yerine güncelleme ifadesini kullanmayı tercih etmiş. Neden olarak da, tüm ülkelerde maktu vergilerin belirli dönemlerle ( genelde her yıl sonunda ) otomatik olarak güncellendiğini, ülkemizde ise bu güncelleme için bakanlar kurulu kararı gerektiğini ifade etmiş. Maktu vergi nedir bilmeyenler için açıklayalım. Maktu vergi mal ya da hizmetin fiyatı ya da maliyeti üzerinden belli bir oran üzerinden hesaplanmayan, doğrudan sabit ya da belirli aralıklarda değişken tutarlarda alınan vergidir. Eskiden cep telefonları için sınır değer olan 40 TL  idi ve sınır değeri aşan tutarlar için de %20 ÖTV alınıyordu. Yani 40 TL altında fiyata sahip bir cep telefonuna 40 TL ÖTV maktu vergi olarak ekleniyor, sonra oluşan 80 TL yeni fiyata da %18 KDV ekleniyordu. Bu arada ödediğiniz 40 TL ÖTVnin de KDV'sini ödüyorduk. Şimdi ise bu 40 TL sınır 100 TL'ye yükeltilmiş. Yani 2.5 kat ( % 250 ) artırılmış. Benzer şekilde yüksek ÖTV artışları otomobiller için de geçerli.

Her ne kadar lüks sınıfa giren otomobillerdeki artış oranı daha yüksek olsa da, bu vergi artışının düşük ve orta gelir grubunda yer alan insanları koruduğu savunulamaz. Hele hele bu artışa bir güncelleme denilemez. Enflasyon oranında bir maktu vergi sınır artışı ile karşı karşıya kalsaydık buna bir güncelleme diyebilirdik. Ancak bu vergi artışları hem gerçekleşen hem de beklenen enflasyon oranlarının oldukça üzerinde olduğu için güncelleme ifadesi ne kadar doğrudur bunu takdirinize bırakıyorum.

Bu son zamlarla birlikte devletin kasasını yine alt ve orta gelir grubunda yer alan vatandaşlar dolduracak. Ülkemizdeki vergi sisteminin adaletsizliği ortada bir gerçek iken mevcut hükümetin bu adaletsizliği gidermek yerine daha da üzerine gitmesi de kabul edilebilir  bir durum değil. Kuşkusuz bunda Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu olan cari açığa karşı bir tedbir amacı da var. Ancak, dış ticaret açığının körüklediği cari açığı kapatacağız diye vatandaşın sırtına yüklenmek ve zaten düşük bir hayat standardında yaşamaya mahkum edilen halkımızın hayat standardını daha da düşürmek ne kadar insaflı bir davranıştır. Aynı zamanda işçiye ve memura nasıl hesaplandığı ve ne kadar gerçeği yansıttığı oldukça tartışmalı olan enflasyon oranlarında zam yapılırken bu tür dolaylı vergilere ve elektrik, akaryakıt ve doğalgaz gibi halkı doğrudan etkileyen kalemlere yüksek zamlar yapmak da tek kelime ile insafsızlıktır. Bütün bunlar olurken milletvekillerinin akaryakıt giderlerinin de vergilerimizle karşılanacağı haberi kamu vicdanını rahatsız etmiyor ise eğer, bu ülkede yaşayan insanlara bu yapılan zamlar  ve daha da fazlası kesinlikle müstehaktır.



Hiç yorum yok: