30 Ocak 2012 Pazartesi

Yenilenebilir Enerji Antibiyotik mi Vitamin Mi?

Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Başlık biraz tuhaf gelebilir. Ancak özellikle yakın gelecekte artan enerji ihtiyacının azalan enerji kaynakları ile nasıl karşılanacağı insanlığın karşısında çok önemli bir sorun, adeta bir hastalık ve bu hastalığa yenilenebilir enerji kaynakları bir antibiyotik gibi iyileştirici bir etkide mi bulunur yoksa sadece direnci artırıcı ve tedaviyi destekleyici vitamin takviyesi rolü mü üstlenebilir? Hep beraber gerçeklere bakalım.

Öncelikle yenilenebilir enerjiden kasıt, kendiliğinden doğanın güçleri ile, emek ve enerji harcanmadan yerine gelen enerji kaynakları kullanarak elde edilen enerjidir. Rüzgar kendiliğinden doğada var olan bir enerji kaynağıdır, dalgalar, güneş, biyolojik atıklar vb kaynaklar doğal bir döngü içerisinde yinelenen ve enerji elde edilebilen kaynaklardır. Barajlardan elektrik elde edilmesi de yeşil enerji kapsamına girer. Çünkü barajı yaptıktan sonra elektrik üretmek için tek yapmanız gereken dolmasını beklemektir. Doğa barajı doldurur ve siz de elektrik elde edersiniz. Doğa rüzgar oluşturur ve siz elektrik elde edersiniz. Dünya döner ve siz gündüzleri güneş panellerinizle elektrik üretirsiniz. Bitkiler ölür, yenileri büyürken ölür, doğalgaz açığa çıkarır ve siz o gazı kullanarak enerji elde edersiniz. Hatta onları doğrudan yakar ve enerji elde edersiniz. Ancak petrol bittiğinde - ki bir süre sonra bitecek- doğalgaz yatakları bittiğinde, kömür yatakları bittiğinde doğa onların yerine yenilerini koymayacak. En azından insan yaşamı için mantıklı bir süreçte bunu yapmayacak.

Kömür, petrol ve doğalgaz günümüzde insanlığın enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmını sağlamaktadır. Gün geçtikçe tükenen bu enerji kaynaklarına bu kadar çok bağlı oluşumuz ise ciddi anlamda düşündürücüdür. Bilim adamları bu nedenle uzun süredir tehlikenin farkında olarak yeni enerji kaynakları aramaktalar.

Rüzgar Enerjisi


Türkiye de enerji açısından farklı bir konumda değil. Türkiye'de tüketilen elektriğin sadece yüzde 22-24 kadarlık bir kısmı barajlardan elde ediliyor. Doğalgaz çevrim santrallerinden %46 kadarı ve geri kalanının da tamamına yakını termik santrallerden karşılanıyor. Termik santrallerde kullanılan kömür ile doğalgazın ise tamamına yakını ithal edilmektedir.

Su Potansiyeli
Nükleer santraller alternatif bir elektrik enerji kaynağı olarak görünüyor. Türkiye de nükleer trenine binmek üzere. Nükleer enerji riskleri olan bir enerji kaynağı olmakla birlikte, tedbirler alındığında termik ve doğalgaz çevrim santrallerinden çok daha sağlıklıdır. Nükleer santraller havaya sera etkisi yapan karbon salınımı yapmazken özellikle termik santrallerin çevresinde yaşayanlar hava kirliliği nedeniyle ciddi sağlık problemleri ile karşılaşmaktadırlar. Ancak olası bir doğal afet ya da kazada nükleer santrallerden radyasyon sızıntısı olması bir termik santallin ömrü boyunca vereceği hasardan çok daha büyük zararı çok daha kısa sürede verebilir. 

Peki yaşil enerji kaynakları ya da yenilenebilir enerji kaynakları nelerdir ve bu soruna bir çözüm olabilirler mi?


YEŞİL ENERJİ KAYNAKLARI: 

Önce yeşil enerji kaynaklarına bir bakalım.
  1. Güneş Enerjisi
  2. Rüzgar Enerjisi
  3. Su potansiyeli ( Barajlar )
  4. Dalgalar
  5. Biyokütle
  6. Jeotermal Enerji
Güneş enerjisi iki şekilde elektrik üretmekte kullanılırlar. İlk ve en eski yöntem aynalar ile güneş ışığını bir noktada toplamak ve bu noktaya büyük bir kazan yerleştirmek suretiyle kazandaki suyun kaynamasını ve buradan elde edilen kızgın buhar ile de türbinleri çevirerek elektrik üretilmesi yöntemidir. Küçük bir büyüteçle bile güneş ışığını bir noktaya odaklamak ve orada özellikle siyah renkli bir cismi yakmak ya da ateş tutuşturmak mümkündür.

İkinci yöntem ise gelişmiş teknoloji ile üretilen güneş panelleri ile güneş enerjisinden düşük akımda da olsa enerji üretmektedir. Bu paneller halen daha gelişme aşamasında olup pahalıdırlar. Güneş arabalarında bu panellerden kullanılmaktadır.

Rüzgar enerjisi yel değirmenlerinden ve yelkenli gemilerden beri insanlar tarafından kullanılıyordu zaten. Burada rüzgar bir türbinin çarklarını döndürür, adeta bir rüzgargülü ya da yel değirmeni gibi. Tabi değirmen taşının yerine bir jenaratör bağlıdır ve rüzgar estikçe elektrik üretebilirsiniz.  Batı ülkelerinde çok sayıda rüzgar türbininden oluşan ve rüzgar tarlası olarak anılan yerler vardır. Yıllık ortalama rüzgar hızı belli bir değerin üzerinde olan yerlerde kurulması ekonomiktir. Bu hız 4,6-6 m/s arasında bir değerdi ancak şu anda tam hatırlamıyorum. Yani rüzgar almayan yerlerde bu enerji kaynağından faydalanılamıyor.

Güneş Enerjisi
Su potansiyeli barajlarda ve şelalelerde bulunur. Yüksekten düşen suyun momentumu ile türbinler döner ve elektrik üretilir. Ancak dünyadaki baraj kurulabilecek akarsulardan bu anlamda neredeyse tamamen faydalanılmaktadır. Yeni barajlar kurmak için doğa insanlara çok da fazla yer sağlamamaktadır. Ayrıca baraj altında kalan topraklardan, köylerden, tarlalardan vazgeçmek zorunda kalınmaktadır.

Dalgalardan eneji üretmek de mümkün. Dalgalar rüzgara göre yavaş olabilir ancak çok güçlüdürler. Dalgalar ile çok büyük türbinler döndürülebilir. Denize kıyısı olan ve denizleri dalgalı olan ülkelerde rahatlıkla kullanılabilir. 

Biyokütle genel anlamda biyolojik çöplerdir. Bu çöpler doğrudan yakılabileceği gibi çürürken ürettikleri doğalgaz  boru sistemleri ile toplanarak da enerji üretmekte kullanılabiliyor.

Biyokütle


Jeotermal enerji belli bölgelerde sınırlı miktarda bulunur ve sadece lokal olarak kullanılabilir. 

Tüm bu enerji kaynakları malesef tükenmekte olan enerji kaynaklarımıza alternatif olacak yeterlilikte değildirler. Öncelikle elektrik enejisi depolanabilen bir enerji değildir. Pillerde ve akülerde çok çok düşük miktarlarda depolanabilmektedir ve bu da yeterli değildir. Elektrik enerjisi üretildiği anda tüketilirse ancak ekonomik olmaktadır ve insanlar her gün elektrik enerjisine kesintisiz ihtiyaç duymaktadır.

Güneş enerjisi ile güneşli havalarda eneji üretebilirsiniz. Ancak geceleri güneş yoktur, hatta sabah ve akşama doğru güneş batmadığı halde enerji üretim kapasiteniz düşecektir. Bulutlu havalarda da enerji üretmekte zorluk çekilir. Bu nedenle güneşli havalarda genel tüketime destek olabilirler.

Rüzgar santralleri her ne kadar rüzgarlı bölgelere kurulsa bile rüzgar sürekli esmemektedir. Bazen türbinleri çevirecek kadar hızlı esmez bazen de fırtına şeklinde eser ve türbinler zarar görmemeleri için kilitlenir. Yani rüzgar esmiyorsa ya da şiddetli esiyorsa elektriğiniz yok demektir. Aynı durum dalga için de geçerli. Denizin durgun olduğu zamanlarda enerji üretimi duracaktır.

Kurak geçen günlerde barajlardaki doluluk oranı azalmaktadır. Her ne kadar barajlar rejimi belli bir düzene sahip akarsulara kurulsa da, zaman zaman barajlardaki elektrik üretimi dahi durabilmektedir.
Dalga Enerjisi

Biyolojik atıklar üretildiği ve çürüdüğü sürece biyokütleden faydalanmak mümkündür. Ancak koca bir şehirin çöplüğünden elde edilebilecek enerji miktarı belki bir ya da iki mahalle için yeterli olabilir.

Jeotermal Enerji
Eelektrik enerjisi kesilmemesi gereken bir enerjidir. Kesilirse telefonlar durur, trenler durur, hastanelerde hastaları hayata bağlayan cihazlar durur, trafik ışıkları durur, havalandırma sistemleri durur, asansörler durur, hayat dururu.... Bu nedenle elektirk enerjisinin devamlılığı insanlık için artık hayati öneme sahiptir. Asansörde olduğunuzu ve asansörün bir anda durduğunu düşünün. Ne olduğunu sorduğunuzda size görevlilerin " Rüzgar kesildi, essin çalışır" ya da " güneşin önüne bulut geldi" gibi bir cevap verdiğini hayal edin.

Bu demek değil ki bu enerji kaynaklarını kullanmayalım. Aksine, yenilenebilir eneji kaynakları sayesinde en azından sera gazı salınımı yapan termik santrallere bağımlılığımız azalacaktır. Dünyadaki toplam kömür, doğalgaz ve petrol tüketiminin yüzde 20 azalması bile büyük bir başarıdır. Hem doğayı koruma, hem de Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkelerin ekonomisi için önemlidir.




Hiç yorum yok: