Çocuk sahibi olmak, anne olmak, baba olmak, insanların haddini aşmasıdır.
İnsanlar neden çocuk sahibi olur? Soylarını devam ettirmek, ömür boyu çalışarak oluşturduğu serveti devretmek.... Herkesin kendince bir nedeni olabilir. Ama bu nedenler size çocuk yapma hakkını verir mi?
Doğa vahşidir. Kuralları keskindir. Biz canlılar ise doğanın kuralları ile belirlediği vadilerde yol alan su gibiyiz. Nereye akacağımıza doğa, evren ve tanrı bizden çok karar veriyor. Etten ve kemikteniz, düşünebiliyoruz, duygularımız var... Ancak programlanmış robotlarız. Kaderden söz etmiyorum. Genetik yapımızdan, içgüdülerimizden, bu dünyaya belli bir vazife ile gelişimizden, kanımızdaki hormonlardan söz ediyorum.
İnsan yaşamının anlamı nedir? Doğadaki tüm diğer canlılar gibi, her bir insanın iki temel görevi vardır. Önce hayatta kalmak, sonra neslini devam ettirmek. Hayatta kalmak için barınmak, karnını doyurmak zorundadır. Neslini devam ettirmek içinse çiftleşmek.
Çiftleşmek kelimesini özellikle seçtim. Aşk yapmak, sevişmek, birlikte olmak gibi daha uygar kelimeler kullanabilirdim. Ancak teorik olarak yapılan, doğadaki tüm hayvanların yaptığı çiftleşme eyleminden pek de farklı değildir.
Hormonlara ve genetik yapı ile programlanmış oluşumuza geri dönelim. Bu öyle bir program ki, karşı koymak çok zor. Bu nedenle tüm insanlar hayatlarını tehlikeye atan durumlardan korkar. Gök gürültüsünden, şimşeklerden, depremden korkarız. Bir araçla yol alırken araç çok hızlı gidiyorsa korkarız. Yüksekte olmaktan korkarız, önümüze aniden bir sokak köpeği çıksa korkarız. Anında kanımızdaki adrenalin miktarı tavan yapar, göz bebeklerimiz büyür, kalp atışlarımız hızlanır. Hayatta kalma güdümüz ile hareket etmeye başlarız. Artık hareketlerimizin kontrolü pek de bizde olmaz.
Üreme güdüsü de böyle bir güdü. İnsanlar nesillerini sürdürmeli, tıpkı doğadaki tüm canlılar gibi. Tanrı böyle istiyor ki cinselliği bu kadar arzulanan, bu kadar haz veren bir eylem olarak insanların kodlarına işliyor. Bu nedenle erkekler çekici bir kadın gördüğünde en azından dönüp bir daha bakma ihtiyacı duyuyor. Bu nedenle kadınların büyük çoğunluğu anne olmak için bu kadar aceleci. Yeni evlenen çiftlere bakın, çok büyük bir bölümü evliliklerinin daha ilk dönemlerinde çocuk yapmış olacaktır. Her erkek dünyaya bir seks makinesi olarak gelir. Bu makine ne kadar iyi çalışır, kişiden kişiye değişir ama, tespitimin doğruluğundan kuşkum yok.
Anne ya da baba olmak toplumda belli bir statü edinmek demektir. Bir çocuğun size anne ya da baba demesi hoş gelebilir. Ancak çocuk yapmanın ileride elden ayaktan düşünce bakacak birinin olmasını istemek gibi de bencilce bir yanı vardır.
Neslin devamı konusunda yaşlılar daha katıdır. Bu nedenle anneler babalar evlenen çocuklarının derhal çocuk yapmasını isterler. Torun sevdası aslında neslinin devam ediyor oluşunu garantilemiş olmanın huzurunu da verir.
İnsan yaşamı doğa için bir hiçtir. Tek önemli olan hayatta kalıp kalmadığınız ve neslinizi devam ettirip ettirmediğinizdir. Yani yaşamınızın, yaşamımızın tek amacı ve değeri budur. İnsan hayatındaki diğer tüm olgular sanaldır. İnsanlar için bu şekilde düşünmek pek hoş olmamaktadır zira.
Ancak, çocuk yapmak dünyaya bir can getirmek demektir. Her şeyi ile size bağlı bir can. Büyük bir sorumluluk. Üstelik çocuklara dünyaya gelmeden önce hiçbir şey sorulmaz. Dünyaya gelmek isteyip istemediği sorulmaz. Hangi ülkede yaşamak istediği sorulmaz. Hangi dinin ona dayatılacağı sorulmaz. Derisinin rengi, konuşacağı dil, tapacağı tanrı, yaşayacağı coğrafya, iklim, annesinin babasının kardeşlerinin kim olacağı, maddi durumları, sosyo ekonomik koşulları, statüleri, eğitim seviyeleri, saçının rengi, düz mü kıvırcık mı olacağı, göz rengi, boyu, genetik hastalıklara yatkınlığı vs vs vs....
Yani sözün özü, bir çocuk dünyaya hiçbirşey seçmeden gelir. Tüm bunlar çocuklara dayatılmıştır. Peki bu kadar çok şeyi bir çocuğa, bir cana, bir insana dayatma hakkımız var mıdır?
Evet, çünkü yazının başında dediğim gibi, doğanın kanunları vardır ve acımasızdır. Bize bu dayatmayı yapma hakkını veren tek şey, gücümüzün yetiyor olmasıdır. Eğer üreme yeteneğine sahip bir bireyseniz, pekala çocuk yapabilirsiniz. Üstelik çocuk yapmak keyifli bir iştir. Ancak dünyaya gelen bir candır.
Bir insana bu kadar çok şeyi dayatmak? Her anne baba birer zorbadır, itiraf edelim. Ne kadar yumuşak bir kişiliğe, anlayışlı bir yapıya sahip olursanız olun, eğer çocuğunuz varsa, zorbanın dik alasısınız. Kendi egoları, zevkleri uğruna bir cana onlarca şeyi dayatan bir zorba. Ancak bir insana bu kadar çok şeyi dayatmak zalimce değil mi? Doğanın oyunu bitmez ama. İnsanlar bunları genelde sorgulamama, aksine kabullenme eğilimindedir. Dinler, toplumsal gelenekler bu eğilimi destekler. Tek bir amaç için... İnsanlar üremeye devam etsin...
Sizi bilmem ama, bu bana çok çirkin geliyor. Bir gün baba olursam, bir zorba olduğumun farkında olacağım ve bu konudaki düşüncelerim değişmemiş olacak. Ancak kendimi o kadar zalim biri olarak görmüyorum. Hiçbir insana kendimi baba olarak dayatma hakkımı kendimde görmüyorum. Hiçbir insana dinimi din, dilimi dil, ülkemi ülke, kültürümü kültür olarak dayatamam. Bunlar bana hiç insanca gelmiyor. Şu soru aklımda sürekli: " Gücümüzün her yettiği şeyi yapmaya hakkımız var mı?" Yok... Peki çocuk yapmaya gücümüzün yetiyor olması bize neden bu hakkı versin ki?
Bir gün çocuğunuzun size "beni dünyaya neden getirdiniz ki?", "keşke beni yapmasaydınız", "keşke hiç doğmasaydım" dediğini düşünün. Belki engelli biri olarak doğacak. Belki çok kötü bir kaderi olacak. Belki dünyanın en çirkin kızı, en suratsız erkeği olacak... Belki tedavisi olmayan ancak insana hayatı zehir eden bir hastalığı olacak. Belki tüm bunlar nedeniyle doğmamış olmayı dileyecek. Sizi sevdiğinden belki bunları size söylemeyecek. Ancak dünyaya birkaç dakikalık bir zevk uğruna getirdiğiniz bir canın böyle şeyler düşünüyor olması bile, duyulması gereken pişmanlığın büyüklüğünü ortaya koyuyor.
Çocuk yapmaya gücümüz yetiyor olabilir ancak, hiçbir şey sormadan, hiçbir seçim hakkı tanımadan dünyaya bir can getirmek, insanlar için yetkisiz alana girmektir, haddini aşmaktır.
Haddimizi aşmaz isek neslimiz tükenebilir, dünyadaki insanlar yok olup gidebilir değil mi? Varsın gitsin. Bizsiz bu dünya daha güzel zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder