17 Ağustos 2012 Cuma

İnteraktif Pazarlama Zirvesi 2012 : "Türkiye interaktif ekonomiyle büyüyor!"


Türkiye’nin ilk ve en geniş kapsamlı interaktif pazarlama etkinliği İnteraktif Pazarlama Zirvesi 19-20 Eylül 2012 tarihlerinde yedinci kez katılımcılarıyla buluşmaya hazırlanıyor. Bu yıl İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek ve "İnteraktif Ekonomiyle Büyüyen Türkiye" temasıyla kapılarını açacak olan zirvede iki gün boyunca Türkiye’den ve yurt dışından onlarca pazarlama profesyoneli IPZ platformunda olacak.


#bizeheryerinteraktif
Ya size?

Kısacası İPZ 2012’de, internet mecrasının "ekonomik değer yaratan" tüm bileşenlerini konuşacağız. İnteraktif yatırımları, bu yatırımların geri dönüşünü ve interaktif pazarlamanın ekonomiye doğrudan katkısını, sayısal sonuçlarla ve rakamların konuştuğu bir içerikle iş dünyasının önüne sermeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra son iki yıldır olduğu gibi bu yıl da gençleri unutmuyor ve zirvenin ikinci gününde "İPZ Youth" ile 400 üniversite öğrencisini zirveye davet ediyoruz. Ve iki gün boyunca #bizeheryerinteraktif diyoruz!

"Bu mecrada bir şeyler oluyor!"

Bunun artık hepimiz farkındayız. Peki ne olduğunu gerçekten biliyor musunuz? Sektör inanılmaz bir hızla gelişirken, bu hıza nasıl ayak uyduracağınızı biliyor musunuz? Bu büyümedeki rolünüzün farkında mısınız? Pastadan yeteri kadar büyük bir dilim alabiliyor musunuz? Tüm bu soruların ve çok daha fazlasının yanıtını öğrenmek için 19-20 Eylül tarihlerinde sizi İPZ’12’ye bekliyoruz.

İPZ’12, Marketing Türkiye ve MMI işbirliğinde 19-20 Eylül tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde…

"Detaylı bilgi için www.ipz2012.com adresini ziyaret ediniz."


Bir bumads advertorial içeriğidir.

14 Ağustos 2012 Salı

Avrupa Ekonomisi Neden Toparlanamıyor?

Avrupa ekonomisi 2008 krizinden sonraki dönemde bir türlü toparlanmayı başaramadı ve yakın bir gelecekte de krizden çıkış yönünde pek umut vaat etmiyor. Son 4 yıl boyunca tökezleyerek ilerleyen Avrupa ekonomisinin bu durumu, küresel çapta tüm dünyayı etkiliyor. Her ne kadar AB üyesi olmasa da Gümrük Birliği içinde yer alan ülkemiz de AB ükelerinin toparlanamamasının olumsuz etkilerini yaşıyor ve daha yaşayacak. Peki acaba bu durumun nedeni nedir? Hiç merak ettiniz mi? Bir kriz neden bu kadar uzun sürer?

Konuya ilk başta modern iktisadın kurucusu diyebileceğimiz Adam Smith'in ekonomi teorisinin çöktüğü BÜYÜK BUHRAN ve sonrasındaki büyük ekonomik krizleri inceleyerek başlamak akıllıca olabilirdi. Ancak her olayda olduğu gibi, bu krizde de kendine has pek çok özellik bulunuyor ve bu nedenle tam anlamıyla bir benzerlik kurmak mümkün olmayacaktır. Dünya değişti, dengeler değişti ve değişiyor.

İkinci olarak bu krizin neden böyle uzun sürdüğünü anlamak için başta AB ülkelerinin ekonomik verilerinin incelenmesi gerektiği de düşünülebilir. İşin açıkçası gereklidir de bu, sonuçta rakamlar yanlış yorumlanabilir ama yalan söylemezler.

Ben olaya biraz daha farklı bir pencereden bakmaya çalışacağım. Çok genel ve neredeyse düz bir mantık üzerinden gideceğim. Hiç öyle rakamlarla, istatistiki verilerle yazımı doldurmayacağım. Bunun için bilinen en basit gerçeklerden yola çıkacağım ve sorunların temelini görmeye çalışacağım. Kanserli bir akciğerdeki kanserli hücrelerindeki bozuklukları, bunların nedenlerini karmaşık olarak açıklamak olmayacak ama "bu kadar sigara içersen kanser olursun işte böyle" demeye çalışacağım.

AB ülkelerinde nüfusun yaşlandığını bilmeyen yok. Lüksüne ve rahatına düşkün Avrupalılar çocuk yapmak konusunda isteksiz davranmaya başlayınca batılı toplumlar yaşlandı. Sonuçta bazı ülkelerde öyle bir noktaya gelindi ki, dışarıdan göçmenler gelmese, ülkede mal ve hizmet üreten kuruluşlarda çalışarak üretim yapacak, aynı zamanda kazandığı para ile tüketimi artırarak ekonomiyi dinç ve dinamik tutacak, yine aynı zamanda ödediği sigorta primi ile sosyal güvenlik sistemini ayakta tutacak bir işgücünden yoksun duruma düştüler. Ayrıca AB ülkelerindeki yaşlanan nüfusun tüketimi de azaldı. İnsanlar yaşlandıkça pek çok konuda eskisi kadar tüketim yapmamaya başlıyorlar. En çok talep ettikleri şey sağlık hizmeti oluyor ki bu da sosyal güvenlik sistemlerinde derin açıklara yol açan bir durum.

AB ülkelerinde görülen bir diğer ortak özellik de üstün standartlar. AB standartları kağıt üstünde günümüz insanlığının eriştiği en ileri uygarlık düzeyini ifade eder. Ancak bu kadar yüksek standartların da kendine has maliyetleri vardır. Bu maliyetler AB ülkelerinde mal ve hizmet üretimini sürekli olarak daha zor, daha pahalı hale getirirken, pek çok sanayi kuruluşu standartların çok daha düşük olduğu gelişmemiş ülkelere üretim faliyetlerini kaydırmaya başladı. Bugün özellikle içinde Made in China ya da Made in P.R.C. ifadesi olmayan hemen hiçbir ürün yoktur. Pahalı emek, yüksek maliyetli standartlar ve beklentiler nedeniyle Avrupadan kaçan sanayi, bu ülkeleri mal üreten ülkeler olmaktan iyice çıkarıp, hizmet üreten ülkeler haline getirdi. Ancak insanların geliri azalırsa hizmet talep edemezler.

Avrupa ülkelerinde yüksek maliyetli yüksek yaşam standartları ekonomik kriz ile birlikte sürdürülebilirliğini kaybetmiş durumda. Bu nedenle pek çok ülkede maaşlardan kesintiler ve ek vergiler gibi önlemler alınıyor. Bu tür gelişmeler ise yüksek yaşam standartlarına alışmış bu ülkelerde insanların sert bir şekilde tepki göstermesine yol açıyor. Bu nedenle geçmişte pek çok liderin başının yandığını gördük ve daha görmee de devam edeceğiz.

Petrol, doğalgaz vb enerji kaynaklarından mahrum ve bu konuda neredeyse tamamen dışa bağımlı olan AB ülkeleri, yükselen enerji maliyetleri ile de başa çıkmak durumunda. Avrupada devletler gelirlerini artıramazken giderlerini azaltmakta büyük bir direniş ile karşı kaşıyalar. Dünyada artan politik riskler ise eneji maliyetleri başta olmak üzere pek çok önemli kalemin çok daha zorlayıcı seviyelere yükselmesine yol açıyor.

Tüm bunlar gerçekleşirken AB toplumları azalan gelirler, artan riskler ve belirsizlikler yüzünden acil olmayan pek çok giderini sürekli olarak erteliyor. Yani bir başka değişle insanlar çok gerekli olmayan harcamaları kesiyorlar. Bu tüketimi azaltırken, zaten zorlanan üretimin de düşmesine ve istihdamın azalmasına yol açıyor. Bir sarmal şeklinde kötüye gidiş devam ediyor.

Elinde bol miktarda sermaye bulunan küresel güçler ise, artan belirsizlikler yüzünden paralarını daha güvenli gördükleri gelişmekte olan ülkelere aktarıyorlar ya da güvenli liman olarak gördükleri altına yöneliyorlar. Sonuçta Batı toplumları yeterine sorunları yokmuş gibi bir de nakit sıkıntısı içine düşüyor.

Tüketmeyen ya da tüketemeyen AB ülkeleri, bu ülkelere büyük oranda ihracat yapan ülkemizin sanayisini de olumsuz etkiliyor. AB ülkelerine yapılan ihracatın ülkemizin toplam ihracatı içindeki payı her geçen yıl biraz daha eriyor.

Sonuç olarak denilebilir ki, AB ülkelerinde insanlar önlerini sağlam görüp tüketimlerini artırmadıkça ve bu artan tüketime bağlı olarak bu ülkelerde mal ve hizmet üretimi, dolayısıyla istihdam artmadıkça, bu kriz her geçen gün biraz daha kronik bir hale geliyor.

Gelişen BRIC ülkeleri ve Türkiye gibi belli başlı görece güvenli limanlar ise bu olumsuz havadan çok sert etkilenmiş gibi görünmüyor. Bununla birlikte gidişat böyle devam ederse, gelişmekte olan ülkeler pek çok açıdan yaşlı Avrupayı yakalayacak ve geçecektir.

Benzer sorunları ABD'de de görmek mümkün. Ancak ABD görece AB ülkelerinden iyi durumda.

Üretim olmaz ise tüketim olmaz, Tüketim artmaz ise üretim artmaz. Üretim artmaz ise İstihdam artmaz... İstihdam artmaz ise refah düzeyi artmaz.

Bu böyle nereye kadar gidecek ve bizler daha ne kadar kurtarma operasyonları, kredileri, fonları, görüşmeleri, kavgaları göreceğiz bilinmez. Ancak AB ülkelerinin işi zor. İşte bundan kimsenin kuşkusu yoktur.

12 Ağustos 2012 Pazar

Yandex VS Google

YANDEX ARAMA MOTORU
Google, dünyanın lider arama motoru. Çok değil, daha bundan 10 yıl kadar önce dünyada arama motoru denilince Google ile birlikte pek çok isim sayılırdı. Ancak geçen süreçte Google o kadar çok piyasaya hakim oldu ki, diğer aramam motorları ya piyasadan çekildi, ya sektörde farklı alanlara kayarak hayatta kalmaya çalıştı ya da inatla var olmaya devam etti. Arama motoru olarak var olmaya devam eden pek çok Google alternatifi, arama sonuçlarını sıralarken yine Google sonuçlarından faydalanmaya başladı. Bu da ilginç bir ikilem aslında. Yine de bunların pek çoğu artık hatırlanmıyor bile.

Google arama motoru olarak kendini hemen hemen tüm dünyaya kabul ettirirken, pek az firma ona rakip olmaya cesaret edebildi. Çinde Baidu yerel olarak Google'a iyi bir alternatif oldu. Bing ise Mikrosoft'un Google'ın tahtını sallamak için ortaya koyduğu iddialı bir arama motoruydu ancak pek başarı sağladığı söylenemez.

Google'a son rakip ise Rusya'dan. Yandex, Bing gibi iddialı bir arama motoru. Üstelik Çindeki Baidu gibi Rusya'da pazar liderliğini de Google'dan kapmış durumda. Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelere de yayılarak Google'ın pastasından daha fazla pay kapmak istediğini söylemeye gerek yok.

Yandex'te Google'a göre dikkat çeken en önemli özellik, kendine hedef seçtiği ülkelerde insanlara yerel hizmetler sunması. Ülkemize kısa bir süre önce giriş yapan ve bir ofis açan Yandex, Kuran ayeti arama yada İstanbul'da anlık trafik yoğunluğu haritası gibi bilgiler sunuyor. Bu özellikler ile Google'dan biraz olsun farklılaşıyor.

Rusya'nın önemli ve güçlü şirketleri olan enerji devi Gazprom ile de neredeyse aynı oranda karlılık yakalayan Yandex'i Rusya'da günde 19 milyon kişi ziyaret ediyor. Ülkemizde de her geçen gün bilinirliğini artıran Yandex, Google'ın en genç ve en dişli rakiplerinden biri olacağa benziyor. Özellikle yerelleşme konusundaki çabaları onu sektörde Bing'ten daha dişli bir rakip yapabilir.

Bütün bunlara karşı Google nasıl bir adım atar merakla takip ediyoruz. Google Yandex savaşı, en az Apple-Samsung savaşı kadar çetin geçeceğe benziyor.


9 Ağustos 2012 Perşembe

Ramazan Ayı'nda Bir Çocuğumuzu da SEN Güldürmek İster misin?

LÖSEV, Türkiye genelinde yaklaşık olarak 11.500 lösemili aileye mutluluk kolileri dağıtıyor.



Vakıf, zorlu tedavi sürecinden geçen lösemili ve kanserli çocukların moral kazanmaları için Türkiye’nin dört bir yanında Ramazan’da iftar yemekleri de düzenleyerek yüzlerce aileye ulaşıyor. Eğer sen de bir koli mutluluk armağan etmek istersen farklı paketlerdeki yardım seçeneklerinden en uygununu seçip bu kutsal ayda desteğini gösterebilirsin.

Detaylı bilgi için www.losev.org.tr sitesi veya www.facebook.com/losev0660 Lösev Facebook sayfasını ziyaret edebilirsin. Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınla destekleyebilirsin.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.