27 Ekim 2014 Pazartesi

Türk Pop'u Ne Zaman Müzik Olacak

Türk POP'unu eleştirmek kolay ama POP müzik dünyada ne kadar müzik ki ülkemizde müzik olsun diye bir eleştiri getirilebilir. Bu eleştiriyi getirene de saygımız sonsuz. Çünkü dünya müziğinde de pop müzik gerçekten başarılı sayılmaz. Ancak Türk pop müziği çıkış yaptığı 90'lı yılların başından beri pek bir ilerleme kaydedemediği gibi, ritmik arabesk olmanın da pek ötesine geçememiştir.

Eve Arabesk kültürü, içimize işlemiş bir bezginlik, bir kaderi kabullenmişlik halinin sanat anlayışımızdaki tezahürü... Mücadelecilikten, savaşma arzusundan, güçlüklerle mücadele etme güdüsünden yoksunluk...Arabesk dinleyen kişilerden ne devrimci olur ne asi...Onlar ancak içer ve hayatın zorluklarından dem vururlar. Dert yanmanın yanında yaptıkları felsefi bir boyutta eleştirme seviyesine dahi ulaşamaz. Dertlenir dururlar. Oysa dertlerinin kaynağı, nedeni, nasıl üstesinden gelecekleri konusunda hiçbirşey yapmazlar...Belki de dertleri onların herşeyleridir. Kim bilir.

Arabesk müziğin bu kabullenmiş ve mazlum hali, şarkılardaki sözlere de yansır. İsyan gibi görünen feryatlar figanlar bir isyan başlangıcı değildir... Bir ölünün ardından yakılan ağıtlar gibi çaresizliğin göstergesidir. Pop müzikte gördüğümüz pek çok şarkının sözü ise aynen böyledir. Tek fark, ritmin biraz daha yüksek oluşudur. Tempolu arabesk=Türk Pop Müziği denilebilir.

Peki hiç mi sağlam şarkı yok, başarılı pop şarkıları yok...Elbette ki var. Ancak deryada katre bunlar. Öyle ki, bir Türkçe Pop Müzik çalan radyo kanalını yarım saatten fazla dinlemek, müziği gerçekten seven biri için yapılamayacak bir eylemdir.

Türk Popu ucuz bir müziktir. Hatta müzik kısmı yoktur pek. Sözleri çıkarır ve enstrümental olarak dinlemeye çalışırsanız size sadece ritm varmış gibi gelebilir. Ya da basit bir gitar...En ufak bir müzikal kalite arayışı yok. Kulağa hoş gelebilecek farklı bir melodi arayışı mı? Kim uğraşacak...Bilinen ritmleri koy daya gitsin mantığı hakim. Nasıl olsa estetik algısı sanatın her alanında olduğu gibi müzikte de yerlerde sürünen halkımızın geneli için ne versen tüketmek bir alışkanlık. Bu nasıl müzik diyen çıkmayacaktır pek.

Arada nadir de olsa güzel birşeyler yapanlar oluyor. Sözlere gelince...Saçmalamanın bu kadarını bazen Mustafa Topaloğlu bile yapamaz dedirtiyor insana...Yabancılar için de aynı şey geçerli...Yoksa Justin Bieber şarkıları, özellikle ilk şarkıları bildiğin Küçük Emrah şarkılarının İngilizce versiyonu gibiydi...Tabi daha ritmik...Böyle ucuz şarkılarla nasıl oldu da bu kadar popüler oldu anlamak mümkün değil...

Müzik yapmayı söz yazmak ve bir ritmin üzerine oturtmak olarak algılıyor gibiyiz. Oysa müzik melodidir, sözden ziyade. Bu nedenle enstrümental olarak dinlediğiniz bir müzik size keyif vermiyorsa, o bir zırvalamanın ötesinde değildir... Sözleri güzel olabilir....Ama bu onu başarılı bir şarkı yapmak için yeterli değildir.

Yine de zaman zaman insan sesinin ön plana çıktığı müzikler de vardır. Craig David şarkılarında genelde kendi sesini kullanarak işin melodi kısmını da yoğun olarak üstlenmektedir. Bu seviyede ses kullanan bir yerli solist bulmak zor. Bizde şarkılar da nağmesiz, oldukça düz okunmaya başlandı...Ses robottan mı çıkıyor yoksa bir duyguyu vermeye çalışan insandan mı belli değil...Bu konuda yine başarılı birkaç solistimiz var...Ama çok azlar...



23 Ekim 2014 Perşembe

En İyi Bira Dolabında Olan Biradır

Bira konusunda bir uzman sayılmam. Ama bazı markaları severim. Özellikle alkol almak için tükettiğim bir içecek olmaktan ziyade, tadını sevdiğim, özellikle yazları serinlemek için eşsiz bulduğum için, severek içtiğim bir içecek olduğundan, içindeki alkol miktarından ziyade damağımda bıraktığı lezzet ile ilgilenen biriyim. Bu konuda ülkemizde en çok tüketilen namı meşhur ve ilk akla gelen marka ile pek aram yoktur. Acımsı tadı olan sert biralardan ziyade, yumuşak içimli biraları tercih eden biriyim. Bu konuda ülkemizde bol seçenek sahibi olduğumuz ne yazık ki söylenemez. Ancak bazı markalar gerçekten güzel ve yumuşak bir içime sahip. Biraz reklam yapmaktan zarar çıkmaz diyerek, Becks ve Miller hayranı olduğumu ve fıçı biraları da sıklıkla tercih ettiğimi belirtmek gerek. Ülkemizin meşhur ve en çok tüketilen ikinci markasını en çok beğenen iki arkadaşım sayemde Becks hayranı oluverdiler.

Ancak akşam işten eve yorgun argın geldikten sonra sizin için hem içinizi serinletecek hem de yorgunluğunuzu alacak (tamam sizi biraz gevşetip yorgunluğunuzu daha da artıracak diyelim) bira buzdolabınızı açınca içinde göreceğiniz biradır. Bir insanı bundan daha mutlu edecek pek az şey olabilir. Sanırım bunda biranın markasından ziyade ona duyulan ihtiyacın ağır basması önemli bir rol oynuyor.

Bu arada ben bu yazıyı yazarken dolapta bulduğum son birayı yudumluyorum ve radyoda Rafet El Roman şaçma sapan bir şarkı söylüyor. Bu adam müziği ne zaman bırakıp tekrar müezzinliğe dönecek???

Saçma sapan ve gerksiz bir yazı olmuş olabilir ama kimseye zorla okutmayacağıma göre, ve bu blog da benim olduğuma göre........ Boşlukları sizin doldurmanız için boş bıraktığımı hatırlatayım. Argo şeyler düşünmediğimi aslında o boşlukların ne ile dolabileceğini hiç düşünmediğimi de samimiyetle belirteyim.

Biramı bitirip gevşemiş vücudumu derin bir uykuya teslim ederken dün karşılaştığım birbirinden farklı, kim olduğunu bilmediğim ve zerre kadar umursamadığım ama beni, beynimi yormuş onlarca kişinin üzerimde oluşturduğu negatif etkilerden arınarak uyanmayı ve yarın akşama kadar tekrar benzer kişilerle mücadeleye hazır halde olmayı umuyorum.

Bir insan bundan daha pozitif olamaz heralde.

24 Ağustos 2014 Pazar

Paralellere Farklı Bir Bakış: COHERENCE

Coherence 2013 yapımı bir film. James Ward Byrkit'in yönetmenliğini yaptığı filmde Emily Baldoni, Maury Sterling ve Nichlas Brendon gibi oyuncular bulunuyor. IMDB puanı 7,3 olan filmi iki gün önce tamamen şans eseri izledim. Öncesinde böyle bir filmin var olduğundan dahi haberim yoktu. Filmin konusu ise paralel evrenlerle ilgili. Dünyanın çok yakınından geçmekte olan bir kuyruklu yıldız çeşitli anormalliklerin oluşmasına neden oluyor. Cep telefonları bozuluyor, internet kesiliyor ve son olarak elektrikler de gidiyor. Bir evde bulunanlar elektrik olan bir başka eve giderek telefonlarının olup olmadığını sormak istiyor.İki kişi ayrılarak gidiyor ve şaşkın bir halde ellerinde bir kutu ile dönüyorlar. Filmin ilerleyen sahnelerinde iki evdekilerin de aynı kişiler oldukları ve aslında bu durumda pek çok ev olduğu ortaya çıkıyor. Yani aynı kişilerin bulunduğu çok sayıda paralel evrenler arasında bir geçiş kuyrukluyıldız sayesinde mümkün oluyor. Film bu durumda insanların verdiği kararlar ve davranışları ile ilgili olayları anlatıyor. Zaman zaman dram, gizem ve komedi ağırlıklı olan film paralel evren kavramına farklı bir bakış açısı getirmiş olması nedeniyle gözden kaçmış güzel bir film. IMDB'den de 7'nin üzerinde bir puan almış olması da filmin başarısını gösteriyor.

Bu filmi izlememiş olanların mutlaka bir göz atması gerekir. Özellikle de fantastik, bilim kurgu ve gizem filmlerini seven ve paralel evren ile ilgili konulara merak duyanlar kaçırmamalı.

Filmin fragmanını aşağıda bulabilirsiniz.

23 Ağustos 2014 Cumartesi

FINDIK FİYATLARI 15 TL'Yi GEÇEBİLİR Mİ?

2014 yerel seçimlerinin olduğu 30 Mart günü meydana gelen kar yağışı ve aşırı soğuklar nedeniyle ülkemizde fındık rekoltesi bu yıl önemli ölçüde düşük kaldı. Sadece alçak vadiler ve denize yakın kesimler gibi dar alanlarda fındık bol iken rakım yükseldikçe durum vahim şekilde değişti. Yüksek rakımlarda bu yıl hiç hasat yapamayan pek çok fındık üreticisi var. Orta rakımlarda ise yine vadiler ve görece alçak kesimlerde az çok olmakla birlikte kısmen var kısmen yok bir durum mevcut. Üreticilerin çoğu ya hiç fındık hasat etmedi ya da ortalamanın çok çok altında bir fındık elde edebildi.

Geçtiğimiz yıllarda da fındık rekoltesinin genelde düşük seyretmesi nedeniyle depolardaki mevcut fındık stoku tükenmiş durumda. Zaten depoda uzun süre bekleyen fındıkların tadı değiştiğinden tüketimden ziyade fındık yağı üretimi için kullanılıyorlar.

Yeni sezon fındık fiyatları her yıl Ağustos ayında serbest piyasada belli bir değerden başlar, Eylül ve Ekim aylarında üreticilerin yeni mahsülü pazara indirmesiyle, yani artan arza bağlı olarak kısmen düşer ve ilerleyen dönemlerde arz/talep dengesine göre yavaş yavaş yükselen veya dar bir bantta dalgalanan bir seyir izler. Genellikle fındıkta tavan fyat Mayıs ayında görülür.

2014 yılının da çok farklı olmayacağı öngörülebilir. Ancak burada dikkat çekici bazı noktalar var. Giresun Ticaret Borsası'nın verilerine göre 18 Ağustosta kabuklu fındığın kilogram fiyatı 11,20 TL iken 20 Ağustosta 11,00 TL'ye gerilemiş. Ordu'da yetişen levant kalite fındığın kg fiyatı ise 10,00 TL civarında. Bu fiyatların Eylül ayı içerisinde 9,00 hatta 8,00 TL'ye kadar gerilemesi mümkün olabilir. Ancak üreticilerin büyük bölümü, özellikle ödenecek acil borçları olmayanlar fındığı 15,00 TL'den ucuza satmaya niyetli değil. Yani fındık üreticisinin fiyat hedefi bu yıl 15,00 TL/Kg. Peki ya daha da yükselebilir mi?

Fındık rekoltesinin düşük olacağının anlaşılmasıyla Nisan ve Mayıs aylarında yükselen fındık fiyatları 10,00 TL'ye ulaşınca elinde stok bulunan üreticilerin önemli bölümü fiyatlar düşer endişesi ile ellerindeki stoku s
attılar. Fındık fiyatları 15,00 TL'ye çıkarsa büyük bölümü bu satıştan önemli oranda zarar etmiş olacak.


Peki fındık fiyatları 20,00 TL/Kg olabilir mi? 


1 Kg kabuklu fındık için (Giresun kalite) 20,00 TL oldukça yüksek bir fiyat. Fiyatın 15,00 TL'yi geçmesi beklenebilir ama 20,00 TL'ye çıkmasını beklemek biraz hayalcilik olabilir. Yine de ekonomik sıkıntı çekmeyen üreticileri sezon kapanana kadar bu fiyatı hedefleyip beklemeyi tercih edebilirler. Ancak sezon kapanmadan ellerindeki ürünü piyasaya sürmeleri onlar için daha hayırlı olacaktır. Çünkü olağanüstü hava şartları nedeniyle düşük olan 2014 rekoltesi nedeniyle yükselen fiyatlar, 2015 yılı için geçerli olmayabilir. 2015 yılı fındık açısından verimli bir yıl olursa tekrar fındığın Kg fiyatı 5,00 TL'ye kadar gerileyebilir. Stokta fındık olmamasındna dolayı daha da düşmesi pek olası görünmüyor.

Fındığın fiyatını etkleyen bir önemli etken de kur. ABD'de açıklanan ekonomik veriler Doların değerlenmesini destekler nitelikte. Dolarda değer artışı olmasa bile bu etki ile kurun aşağı sert inişler yapması pek olası görünmüyor. Özellikle de 2015 yılında ABD'de faiz artırımı olursa dolar kuru yukarı seyir göstermek isteyecektir. Bu yukarı seyir başka etkenlerce de desteklenirse kurda önemli artışlar olabilir. Dolar kuru yükselmesi ise fındık fiyatının TL bazındaki fiyatını yukarı yönlü etkiler. Bu da demek oluyor ki önümüzdeki dönemde kur da fındık üreticisinin yanında olacak.

Nutella markasının sahibi İtalyan Ferrero şirketi yükselen fındık fiyatları nedeniyle ABD'nin Oregon eyaletindeki üreticilerden fındık alacağını duyurdu. Türkiye dışındaki fındık üretimi yapılan ülkelerdeki üretim fiyatların yükselişini etkileyebilir. Anca dünyadaki toplam üretimin %70'inden fazlasını gerçekleştiren ülkemizde yaşanan rekor rekolte düşüşü global piyasalardaki fındık fiyatlarının yükseltecektir. Bunun önünde duracak bir güç yoktur.

Fındık üreticileri ne yapmalı?


Fındık üreticileri ellerindeki mahsülü mümkün olduğunca pazara indirmemeli. Acil nakit ihtiyaçları varsa ihtiyaçlarını karşılayacak kadar ürün satmalı. Sezon boyunca fiyatları takip etmeli ve mümkün olan en yüksek seviyeden ürünü elinden çıkarmalı. Ancak bu yıl üreticilerin gelecek sezona fındık saklamaları büyük risk almak olacaktır. Gelecek yıl fındıkta bolluk yaşanması durumunda bu yıl görülecek fiyatları görmek hayal olacaktır.

Fındık ile ilgili güncel haberleri BURADAN takip edebilirsiniz.