Bu devlet kadar insanına değer vermeyen kaç devlet vardır dünyada? Bu soruyu kendime sordum, ve belki bir kaç Afrika ülkesi olabilir diye bir cevap geldi içimdeki sesten. Kesinlikle bu devlet kadar vatandaşına değer vermeyen başka bir devlet bulmak, en azından ülkemizi kıyasladığımız ve de kıyaslamak istediğimiz ülkelerle karşılaştırdığımızda imkansız gibi.
Bu ülkenin vatandaşıysanız hasta olmayın. Hastaneye gittiğinizde, bir yakınınıza refakat edene sağlıklı biri iseniz bile, kuyruklarda beklerken sinir hastası olur çıkarsınız. Sosyal güvenceniz olduğu halde cebinizden pek çok ödeme yapmak zorunda kalırsınız. Hatta bazı ilaçları ya da tedavileri SGK karşılamaz. Hastaneler her gün normalin kat kat üstünde hasta ile boğuşmak zorunda kalan hekilmerle doludur. O kadar ki sizin hastalığınıza gerekli özeni gösteremezler, ve belirtilere bakıp, o belirtiler hangi sık karşılaşılan hastalığa uyuyorsa hemen onu teşhis olarak belirleyip, reçetenizi verirler. Kanser olarak hastaneye gidip, grip teşhisiyle eve dönebilirsiniz bu ülkede.
Bu ülkede kaza geçirmeyeceksiniz bir de. Ya da kalp krizi falan. Yani aman ambulans çağırma ihtiyacı duymayın. Duysanız da çağırmayın, zaten siz öldükten sonra, ya da artık müdahale için çok geç kalındıktan sonra gelecektir ambulans. Hatta bir hastanenin bir kaç adım ilerisinde kaza geçirseniz bile değişen bir şey olmaz. Ambulans yine geç gelir. E bu ülkede çok insan var, bir eksilse ne olur mantığı tüm devlet kurumlarına hakimdir. Kimse size insan olarak bakmaz ve size insan olarak değer vermez.
Bu ülkede, hele de doğu bölgelerinde prematüre doğmak suçtur. Devletin başka işi yok mu da sizin için küvez temin edecek. Ha babanız yediği her ekmek için KDV ödemektedir bu devlete ama olsun, devlet ona da bir değer vermemiştir ki.
Ha erken doğmadınız tamam. İyi kötü büyüdünüz ne güzel. Sakın çağdaş bir eğitim beklemeyin. Matematik bilmeyen matematik hocalarınız olacaktır, ya da Tarih dersini Osmanlı propagandası yapmak sanan tarih hocalarınız olacaktır. Öğretmenlerinizin çoğu mesleğini isteyerek seçmemiştir, sevmeyerek ders anlatan öğretmenlerden nasıl bir eğitim bekleyebilirsiniz ki. Unutun Feride'yi, o sadece bir roman kahramanıdır. Gerçek hayatta öyle öğretmenler bulma olasılığınız yok gibidir.
Bu ülkede iyi kötü büyürsünüz. Önünüze devlet hep engel çıkarır durur. Neredeyse soluduğunuz hava için bile vergi ödersiniz ama size döndüğü görülmemiştir. Birileri bir yerlerde gemiciklerine gemicik ekler. Siz vergi verirsiniz. Ayıp olmasın diye de arada kaldırımlar değişir, yollar genişletilir. Amaç size hizmet götürmek değildir ama. Amaç sizin gözünüzü boyayıp oyunuzu almaktır. Bir de ihaleyi alan kişiler hep birilerinin tanıdığı olur. Amaç eş dost para kazansın.
Sonra askerlik çağınız gelir, ama bazılarına gelmez o çağ. Bazılarının parası vardır, gider yurtdışına. Sonra gelir üç beş gün kamp havasında askerlik yapar gider. Siz gidersiniz, dağda ölürsünüz. Nefes filminde komutanın dediği gibi, 45 saniye televizyonlarda kahraman olursunuz. Sonra unuturlar sizi. Zaten adınızı haberlerde duyanlar da, bir dakika sonra hatırlamaz artık adınızı, eğer tanıdığı biri değilseniz. Ama şehitler ölmez vatan bölünmez nutukları atılır bu ülkede. Oğulları askerlik değil kamp yapanlar çıkar televizyona, timsah gözyaşları döker, halkın gönlünü kazanmaya çalışır. Aslında halkın oyunu kazanmaya çalışmaktadır. Siz canınızı verirsiniz, birileri sizin canınızın üzerinden siyaset yapar, oy kapar.
Bu ülke böyle bir ülke. Her geçen gün biraz daha düzeleceğine dair umutlarımı kaybettiğim ülke. Her geçen gün kırgınlığımın arttığı vatanım. Toprağı üstünde yaşayanlar vatan kılar, ölerek, yaşayarak, inşa ederek, ekerek, biçerek. Vatanı üzerinde yaşayanlar ülke yapar, düzen kurarak, imar ederek. Bu topraklar vatan olmuştur ama, bozuk bir ülkedir malesef. Keşke bu topraklara vatanım diyebildiğim kadar içime sinerek ülkem de diyebilsem. Ama olmuyor işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder