31 Mayıs 2010 Pazartesi

"Bir Barbar Kendin Tartar, Bir Barbar Aşağarda" Hakkında

Turgut Uyar'ın muhteşem şiiri bir barbar kendin tartar, bir barbar aşağlarda 'yı hiç okudunuz mu bilmem. Ancak okumdıysanız çok şey kaçırmışsınız demektir. Turgut Uyar, edebiyatla çok ilgili olanlar hariç, pek kimsenin bilmediği bir şair. Hemen herkes Necip Fazıl Kısakürek'i, ya da Orhan Veli Kanık'ı, Nazım'ı bilir, ancak Turgut Uyar kimdir denildiğinde kolay kolay bilen çıkmıyor. Oysa ki Turgut Uyar, Türk şiirinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Değeri bilinmiyor, ne acı.

Turgut Uyar'ın yukarda adı geçen şiirini okumak, işin açıkçası cesaret istiyor. İşin açıkçası, kişisel olarak, uzun şiirlere karşıyımdır. Bir şiir ne kadar uzunsa, laf o kadar dolandırılmış demektir. Şiir dediğin yoğun olmalı, bir damlaya koca bir okyanusu sığdırmalı. Ancak Turgut Uyar, bir barbar kendin tartar, bir barbar aşağlarda adlı uzunca şiirinde, yine bu yoğunluğu yakalamayı başarıyor. Hem uzun, hem de yaoğun bir şiir. Hal böyle olunca, şiirin nasıl muhteşem olduğunu varın siz tahmin edin. Bu şiiri okumak kolay değil, anlamak hiç kolay değil. Tam anladığınızı sandığınızda, yepyeni sorular içinde buluyorsunuz kendinizi. Adeta devasa bir labirentte, bir kapıyı açınca, onlarca kapı ile karşılaşmanız gibi. Ya da iç içe kutulara paketlenmiş bir hediye. Ne kadar kutuları açsanız da bitmiyor, her kutunun içinden bir başka kutu çıkıyor, şiir bittiğinde de size boş kutularla kaplı bir oda kalıyor. Ancak siz hala hediyeyi göremediniz. Görmek kolay değil. Şiir bittiğinde, yükselip bir de manzaraya yukardan bakabilmek gerek. Ancak o kadar yükselmek kolay değil. O kadar geniş bir manzarayı bir anda algılamak kolay değil. Bu muazzam şiir, size adeta bir evren veriyor. Okudukça içinde kayboluyorsunuz.

Türk şiirinin usta kalemi, Turgut Uyar, umarım hak ettiği saygıyı görecektir.

Hiç yorum yok: