İnanışa göre Şeytan insanları Tanrı'nın ilahi yolundan saptıran ve onların günah işleyerek ahirette cehenneme gitmeleri için çabalayan ateşten yaratılmış bir varlık. Sinsi, kötü, tek amacı bize kötülük yaptırmaya çalışan ve bunu başarmak için türlü hilelere başvuran bir asi. Aynı zamanda kendini yaratana karşı gelecek kadar küstah, belki de budalanın teki.
İster inançlı olsun ister olmasın Şeytanın ne olduğunu herkes bilir. Ancak onun olmadığı bir dünyayı hayal edebilir miyiz? Hadi bir an için var olmadığını kabul edelim.
Eğer dinler doğruysa Şeytanın yokluğunda tüm insanların iyi olması gerekir. Asla ve kat'a kötülük yapmayan, sürekli başkalarına güleryüz gösteren, başkalarının yardımına koşan, paylaşımcı, bencillik nedir bilmeyen, adil, iyilik abidesi varlıklara dönüşmemiz gerekir. Çünkü bizi kötü yola saptıran varlık artık yoktur. Tıpkı enfeksiyona yol açan mikropların bir ilaçla yok edilmesiyle iyileşen bir hastalık gibi, hayatımızdan çıkarılan Şeytan da kötülük hastalığını tüm insanlıktan söküp atmalıdır. Bu mümkün müdür?
Tekrar inanışa dönelim. İnanışa göre Şeytanın asıl amacının insanları dinden çıkarmak olduğu açıktır. Mümkünse insanları atesit yapmaya çalışacaktır. Dini sorgulatacak, ibadetleri yaptırmayacaktır. Dinen yasaklanmış olan ne varsa yaptıracaktır. Bu durumda inançsızlarla işinin olmaması gerekir. Ya da yanlış bir inanışa sahip olanlarla. Mesela Japonya, Çin, Hindistan gibi İslam dışı inanışların yaşandığı yerlerde insanların melek gibi olması gerekir. Japon mafyası Yakuzaların işledikleri suçların temelinde Şeytanı aramak bu mantıkla mümkün değildir. Büyük Okyanusta bir ada olan Erromango yerlilerinin insan eti yemelerinin de temelinde Şeytanı aramak mantık dışı olacaktır. Çünkü bu insanlar bırakın islamı, semavi hiçbir dinle henüz tanışmış değildirler. İnsan eti de yediklerine göre... (İlgili haber: Dedenizi yedik özür dileriz)
İnsan yiyen yerliler, mafya sahibi Japon'lar... Bu listeyi uzatmak son derecede mümkün. Yani Şeytan sadece inanç sahiplerine değil, tüm insanlara musallat oluyor. Peki zaten inanç sahibi olmayan ya da yanlış inananlarla neden uğraşıyor. Onlarla harcayacağı emeği cenneti kazanma olasılığı bulunan inançlı toplumlara yönlendirse daha çok insanı kandıramaz mı?
Bir başka açıdan bakarsak ve bu toplumlarla Şeytan'ın ilgilenmediğini düşünürsek, o vakit kötülük için illa ki Şeytanın varlığına gerek olmadığı sonucuna ulaşılır.Yani kötülük insanın içinde olmalıdır. Ki makul bir yaklaşımdır. Aksi halde Japonya'da ve Kore'de hapishane bulunmazdı.
İster inananlar ister inançsızlar haklı olsun, doğru olan bir gerçek var ki Şeytanın varlığı en çok insanlara yarıyor. Şeytan sayesinde yaptığımız hataların suçunu üstüne atacak bir şamaroğlanımız var. Şeytana uydum diyor ve gönlümüzü rahatlatıyoruz. "Şeytana uydum, Şeytan olmasa çok iyi insanım aslında, hayatta yapmazdım öyle şeyler" diye düşünebiliyor insanlar. Şeytan gerçekten var mıdır yok mudur ayrı bir konu. Ancak insanın içinde kötülük vardır ve insanlar yaptıkları hataların suçunu üstüne atıp içlerini rahatlatmak için Şeytana ihtiyaç duyar. Yaptığımız tüm hataların ve kötülüklerin tüm sorumluluğunu omuzlarımızda, şeytan gibi bir azmettirici ile paylaşmadan taşımaktan bizleri kurtardığı için o insanlık için en büyük nimetlerden biridir.