11 Temmuz 2013 Perşembe

Çayım Sigaram Masam... Huzur...

Hayat bazen zor. İnsan türlü dertlerle uğraşmak zorunda kalabiliyor. Aile problemleri, akrabalar, arkadaşlar, iş... Tüm bunlar stres kaynağı olma potansiyeline her zaman sahip. Üstelik bu potansiyeli biri değerlendirmezse, bir diğeri kesinlikle bu potansiyeli atıl bırakmaz ve hemen değerlendirir.

İşte böyle zamanlarda biraz huzur arayan bizler, kendimize zaman ayırabileceğimiz birkaç dakika bulabiliyorsak, bir başka deyişler kendimize hayattan zaman çalabiliyorsak ne mutlu bize... Böyle zamanlarda hemen bir fincan kahve, bir bardak çay alıp gölge bir yer bulursak, sessiz sakin, bir de sigara tellendirirsek, üç beş dakikalık bu huzur kaçamağını en iyi şekilde değerlendirmiş oluruz. Hele hele denize yakın bir yerde yaşıyorsak ve bu zamanımızı deniz kıyısında geçirebiliyorsak daha da güzel.

Kısa bir süre önce böyle bir fırsat geçti elime. Çok yorucu bir iş günüydü ve öğle yemeğinden sonra bir çay sigara molası verdim. Yok böyle bir olay. Kısa süre sonra arkadaşlar gelip yanıma oturuverdi ( her zaman olduğu gibi ). Ancak onlar gelene kadar hayattan salt kendim için çaldığım birkaç dakikacık zamanda bulduğum huzur, saatlerin yorgunluğunu taşıyan ruhumu biraz olsun dinlendirmeye kafi geldi.
Çay Sigara Keyfi - Huzur

Kendimize zaman çalmalıyız hayattan. Yoksa hayatın bize, kendimiz için harcamak üzere zaman ayırma gibi bir çabası hiç yok ve hiç de olmayacak. Geçmiş tecrübelerim böyle olduğunu söylüyor ve bundan yola çıkarak da hep böyle olacağı sonucuna ulaşıyorum. Bu tür bir çıkarım için hatalı sayılamayacak bir varsayım.

Ancak bu zamanlar genelde yalnız harcanıyor. Çok severek dinlediğim Duman grubunun bir şarkısında yer aldığı gibi, yalnızlık paylaşılmaz. Gerçekten de yalnızlık paylaşılmıyor.

Salt kendimize ayırdığımız bu yalnız huzur zamanlarını yine de çok uzatmamakta da fayda var. Belli bir noktadan sonra insan yanında bir başkasının olmasına ihtiyaç duyuyor. Deşarj olan ruhumuz hemen sıcak bir dost muhabbetini veya bir sevgilinin yakınlığını arıyor. Ancak yine de, en iyi dost, en yakın arkadaş, en candan sevgili bile insanın ruhunu yorabilme potansiyeline sahip. Çok uzatmasak da böyle kaçamaklara her zaman ihtiyacımız olacak. Bundan kesinlikle emin olduğumu özellikle ifade etmek isterim.

Umarım siz de, ruhunuz yorulduğunda, kısa da olsa, böyle kaçamaklar için fırsat bulabilirsiniz.

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Dr. Mehmet Öz Türk Kahvesine Yunan Kahvesi Dedi

Dr. Mehmet ÖZ
Amerikada yaşayan ve olukça başarılı ve popüler olan Dr. Mehmet ÖZ ülkemizde de bilinen bir doktor. Yaptıklarıyla ülkemizdeki medyada da sık sık yer alan doktor, ABD'de yaptığı televizyon programında Yunanistan'ın İkarya adasında beslenmenin insan sağlığı ve ömrü üzerindeki etkisinin incelendiği bilimsel bir çalışmadan söz ederken, bu adada yaşayan insanların da sık sık tükettiği kahveden söz ederken Yunan Kahvesi ifadesini kullanarak Türk Kahvesi-Yunan Kahvesi polemiğine istemeden de olsa müdahil olmuş oldu.

Türk Kahvesi olarka bildiğimiz ve artık kültürümüzün de bir parçası olmuş kahve Yunanlılar tarafından da yoğun şekilde tüketiliyor. Yunanlıların Türk Kahvesi tüketmesinde tabi ki bir problem yok. Ancak bize ait pek çok şeye sahip çıkan Yunanlılar, Türk Kahvesine de sahip çıkıyorlar. Hatta öyle ki, pek çok batı ülkesinde, bildiğimiz Tük Kahvesi Yunan Kahvesi olarak biliniyor. Benzer şekilde baklava da bir Yunan tatlısı olarak bilinmekte. Bunlara örnek vermek istersek oldukça uzun bir liste oluşturmak zorunda kalabiliriz. O yüzden kahve üzerinden devam edelim.

Mehmet ÖZ daha sonra yaptığı açıklamada ise, programda söz konusu kahvenin aynı zamanda Türk Kahvesi olduğunu ve Türkiye'de de yoğun şekilde tüketildiğini
ifade ettiğini belirtiyor. Programı takip etmedim ama bir Türk olarak en azından bunu yapmış olduğuna inanmak istiyorum.

Turkish Coffee Mi Greek Coffee Mi? başlıklı yazıyı da okumanızı tavsiye ederim.


25 Haziran 2013 Salı

Davarlık Nedir?

Davarlığın tanımını yapmak hem çok kolay hem de bir o kadar zor. Kolay çünkü açıkça belli nitelik(sizlik)lere sahip oluyor davarlar. Zor çünkü zaman durumu tarif etmek için Türkçe yetersiz kalıyor. Ancak yine de bir denemekte fayda görüyorum.

İşe davarların en temel özelliklerinden başlamak en doğrusu olacaktır.
  • Davarlar kişilere inanırlar ve inandıkları kişilerin düşünce ve söylemlerini eleştirmeden doğru kabul eder ve savunurlar.
  • Davarlar inandıkları düşünce, söylem, inanç ve değerleri fanatikçe savunurlar. 
  • Davarlar cahildirler. Kitap, gazete, dergi okumazlar. 
  • Davarlar sinema, tiyatro, konser gibi etkinliklere katılmazlar. 
  • Davarlar inandıkları ve savundukları tüm düşünce, söylem, inanç ve değerlerin ne olduğunun tam olarak farkında değildirler. 
  • Davarlar kolaylıkla galeyan gelme potansiyeline sahiptirler. Savunduklarının ne olduğunu bilmedikleri gibi, savunduklarını tehdit ettiği iddia edilen herşeye en sert tepkiyi göstermekten çekinmezler. 
  • Davarlarda normal insanlarda olması  beklenen pek çok insansı nitelik oldukça eksik bulunmaktadır. 
  • Davarların rakibi yoktur. Onlar davar olmayan herkesi düşman olarak görür ve hain olarak nitelerler. 
  • Davarlar statiktir. Onlar gelişmeyi, ilerlemeyi sevmezler. Ancak mala, mülke ve maddi zenginliğe pek değer verirler. 
  • Davarlarda bastırılmış yabanıl duygular ve dürtüler patlamak için fırsat kollamaktadır. Bu nedenle davarlarda özellikle cinsel saldırı faili olma olasılığı çok yüksektir. Bu tür vahşi dürtülerini kontrol altına almakta son derecede beceriksizdirler. 
  • Davarlar ince ve nazik davranış sergilemeyi bilmezler. Onlar kaba saba davranırlar. Klasik davar davranışları Recep İvedik tiplemesinde biraz abartılarak ifade edilmiştir. 
  • Davarlar ne kadar yanlış bir şey yapıyor olurlarsa olsunlar, yaptıklarının doğru olduğunda ısrar etmektedirler. 
  • Davarların eleştiriye tahammülü yoktur. 
  • Davarlar kendilerinin herşeyin en iyisini, en doğrusunu bildikleri ve kendilerinin en doğru olanı yaptıklarına inanırlar ve aksini iddia edenlere şiddetle karşı çıkarlar. 
  • Davarlar anlamaya çalışmazlar. Aynı zamanda kendilerini ifade etme yeteneğinden de yoksundurlar. 

Klasik davarların niteliklerini ben kısaca burada listeledim. Bu tanımlara katılacğaınızı düşünüyorum. Aynı zamanda çevrenizde ne kadar çok da var bulunduğunu bu liste sayesinde fark edebilirsiniz. Evet, davarlar toplumun maalesef çok büyük bir kesimini oluşturuyor ve bundan kısa vadede kurtuluş da bulunmuyor. 

24 Haziran 2013 Pazartesi

Anlayışsızlık Hastalığı

Hepimizi kemiren bir hastalık: Anlayışsızlık. Farklı olana, farklı düşünene, farklı görünene, farklı inanana, farklı olmak isteyene, farklı yaşamak isteyene, farklı davranmak isteyene, gelenek ve göreneklere uymamayı tercih edene ve pek çok başka şeye karşı bir kaya sertliği ile gösterilen tepkidir Anlayışsızlık. Anlamak için en küçük bir çaba sarf etmeye tenezzül etmemektir. Tamam dememektir inadına. İlla ki uyduğuna uydurmak, içine girdiğin kalıba tıkma çabasıdır insanları. Farklı olma hakkını yok saymadır, ihlal etmedir. İnsanlığa topyekün tecavüz etmedir aslında.

İnsanların fanatikçe kendi görüşlerine bağlı kalmasından beslenen bu bağnaz, bu yoz, bu yobaz hastalık yüzünden insanlık hastalanmıştır. Üstelik bu kimseler kendilerinin en anlayışlı kişiler olduğunu iddia etmektedirler. Bu genç bir kıza tecavüz edip mahkemede yaşını büyük söyledi, kendi rızası vardı, beni tahrik etti gibi ipe sapa gelmez savunmalar yapan sapıkların yaptığı ile aynı şeydir. İnsanlığı bu kadar aşağıladıktan, bu kadar ezdikten, bu kadar harap ettikten sonra, dünyanın en anlayışlı insanları olduğunu iddia etmek... Hitler denize düşen bir Yahudinin kolundan tutup ( belki de Yahudi olduğunu bilmeden) hayatını kurtarsaydu, bundan dolayı ne kadar mazur görebilirdik yaptıklarını? Göremezdik. Göstermelik bir hareket, reklamını yapıyor, imajını toparlamaya çalışıyor derdik.

Bu insanlar ya anlayışın, hoşgörünün ne demek olduğunu bilmiyorlar, ya da tarifi zor derecede ahlaksızlar. Ahlak konusunda çok büyük bir  zaafiyet içinde oldukları bir gerçek. Onların namusu ve ahlakı iki bacaklarının arasındadır. Oysa çağımızda insanların namusu ve ahlakı daha çok iki dudağının arasındadır. Oradan çıkacak seslerdedir. Onlar ki birbirleri ile çelişmemelidir. Onlar ki doğruyu ifade etmelidir. Onlar ki başkasına iftira niteliği taşımamalıdır. Onlar ki bugün ne söylüyorsa, yarın tam tersini söylememlidir. İşte onlar bu konuda tam bir ahlak zafiyeti içindeler.