2020 yılına girdiğimizde zaten gergin olan gündem artan çatışma riskleri nedeniyle insanı tedirgin ediyordu. Ve beklenen er ya da geç gerçekleşti. Çok sayıda şehit verdik. Halen de tam ve kalıcı bir barış ortamı sağlanabilmiş değil. Bir yandan Suriye, diğer yandan Doğu Akdeniz derken bir de Libya... Gündem yoğun. Kahraman askerlerimiz görevlerini icra ediyorlar ve ülkemizin stratejik çıkarlarını koruma uğruna yeri geliyor can veriyorlar. Bize de bir yandan onlara destek vermek bir yandan da kalıcı barışın bir an önce sağlanmasını umut etmekten başka çare kalmıyor. Evet, her ne kadar gerçeği kanlı tırpanı tüm yeşeren umutları ivedilikle biçse de, sonuna kadar umut etmekten vazgeçmemeli insan.
Silahlı çatışma çıkması ihtimali bir tek ülkemizin gerçeği değildi. İran ve ABD arasında da ciddi bir savaş olasılığı bir anda yükseliverdi. Hatta İran bir sivil yolcu uçağını vurdu. Her savaşta olduğu gibi, olan yine masum sivillere oldu. Yanlışlıkla bir sivil yolcu uçağını vurmak her halde kolay kolay affedilemeyecek bir yanlıştır. Öyle ki mazeret kabul edilemez. Hele hele bir ülkenin semalarında uçan bir yolcu uçağını hedef sanarak vurması... Bir pilot olsam İran hava sahasını kullanmayı asla ama asla kabul etmezdim herhalde.
2020 bize rahat bir nefes aldırmayacak gibi. Birden umulmadık bir anda deprem gerçeği bir daha acı bir şekilde yüzümüze tokatını patlattı. Evet, 2020 yılına tazelenen deprem korkumuzla başladık denilebilir. Ne başlangıç ama. Diğer yandan Avustralya cayır cayır yandı. Öyle böyle bir yangın değil. Aşırı su tükettiği için binlerce deveyi telef ettiler. Tam bir vahşet. Aynı zamanda doğanın karşısında insanın acizliğini de görmüş olduk. Evet, yıl olmuş 2020, bir taraftan Mars'a yerleşmeyi düşünüyor insanoğlu, diğer yandan koca bir kıta cayır cayır yanıyor ama, yangını söndüremiyor bile.
Daha kötü ne olabilir derken bir virüs salgını Çin'de patlak verdi. Kaçınılmaz olarak ülkemize de sıçradı. İnsanları öyle bir korku sardı ki bu salgın pek çok sektörde çok sayıda firmanın iflas etmesine, pek çok kişinin işsiz kalmasına ve küresel bir büyük ekonomik buhran yaşanmasına yol açacak gibi duruyor. Evet, Mars'a yerleşme hayali kuran insanoğlu daha virüslerle başa çıkamıyor. Pek çok gelişmiş ülkenin sağlık sisteminin çok da güçlü olmadığı görüldü. Bizde salgın daha yeni başladı, ümidimiz çok yayılmadan kontrol altına alınması.
Artık daha kötü ne olabilir diye kendi kendimize sormaktan korkar olduk. Öyle lanet bir başlangıç yaptık ki bu yıla devamından korkar olduk. Acaba bu yılın sonunu görebilecek miyiz? Endişeliyiz.