30 Mart 2015 Pazartesi

FED Piyasalarla Kafa Mı Buluyor?

Hangi piyasada olursa olsun birikimi olup da yatırım yapanların tamamı FED'i, yani Amerikan merkez bankasını yakından takip eder. Ne yapıyor, ne yapacak merakla beklenir. Yetkililerin yapacağı açıklamalar takip edilir, satır araları okunmaya çalışılır.

Yatırım yapanlar FED'e bizim merkez bankasından daha çok önem verir. Neden mi? Neden güç meselesi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası piyasalara FED'e göre çok daha küçük bir güçle müdahale edebilir. Ayrıca bizim merkez bankası gölde yüzüyorsa FED okyanusta yüzüyordur. Bizim merkez bankasının harketinin oluşturacağı dalga sahili şöyle bir süpürürken FED'in elinde tsunami oluşturma potansiyeli vardır.

E bu kadar metafor yeter...Konuya dönelim...

Konu FED... Can sıkıcı olmadı mı sizce de yahu....Aylardır FED faiz artıracak mı? Ne zaman artıracak? Yıl sonuna kadar artırabilir (bu 2014'te söyleniyordu)...Şimdi yine yıl sonuna kadar artarmış da...mış da mış mış da mış arkadaş...Çocuk mu kandırıyorsun FED...

Sinirlerim bozuldu...E artıracaksan artır kardeşim...Ne bu naz. Ya da yok artırmayacağım de...

E faiz FED'in büyük silahı... Şöyle bir göstermesi bile yola getiriyor insanları... Tedirgin ediyor...FED zaten faiz ile piyasayı daha oranları artırmadan kontrol ediyor... Orkestra yöneten maestro gibi...

FED faiz artırmasın diye dua edenler de vardır kesin... Nasıl etmesinler...Piyasalar dalgalandı dolar durdurulamıyor...Bu çalkantı içinde bir de FED faizi artırırsa dolar artık 3 TL'yi geçer mi bilemem...Yalnız o seviyelere doğru şöyle bir tırmanacaktır...

Fena mı olur?

Valla olmaz uzun vadede... Bizim zırt pırt telefon değiştiren halkımız kredi batağına saplanır, telefon kredisini ödeyemeyip intihar eden asgari ücretlinin telefonuna banka el koyup icradan satar falan... İthal malı montajlayıp ihracat yapıyorum diye caka satan sanayicimiz saçlarını yolar...

Varili 50 doların altına inince kuruş kuruş, gıdım gıdım indirim yapılan benzin ve motorin fiyatları rekor üzerine rekor kırar...Benzinin litresi herhalde bir 7 TL'yi görür... 8 diyecektim de kalbinize inmesin dedim...

Gelecek kışa soba üreticileri yaşadı. Çünkü doğalgaz en az %30 zam yer.... İşin kötü tarafı kömür de ithal...Zaten memlekette ağaç mı bıraktık...

Ancak yerli üretim yapan hakiki yerli sanayi ihracat konusunda sevinir... Çalışan kazanır avantacılar üzülür... Uzun süre sancı çekilir sonra düzelir...

Ne olursa olur da bu FED faizi ne zaman açıklayacak kardeşim?

Çatlayacağız meraktan.... 

25 Mart 2015 Çarşamba

Müzik Ruhun Gıdasıysa Amelie Filmi Soundtrack'i Nedir?

Müzik ruhun gıdası derler ya...Bazı gıdaların çok faydalı bazı gıdaların da zararlı olduğunu unutmamak gerekir bu noktada. Müzik de aynı şekilde. Bazı müzikler insan ruhunu olumsuz etkilerken bazı müzikler gerçekten iyi geliyor. Nasıl ki bazı gıdalar kolesterolü yükseliyor, damarları tıkıyor, obeziteye neden oluyor, şeker hastalığına yol açabiliyor, gaz yapıyor ve hatta zehirli olabiliyorsa, her müzik de insan ruhuna iyi gelmiyor. Ben özellikle arabesk müziğin böyle zararlı olduğunu düşünüyorum.

Özellikle enstrümental müzik insan ruhuna hitap eder. Söz içermediği için tamamen içsel algılanan bir müziktir ve insanın iç dünyasında tamamen kendine has duygu ve düşüncelere kapılarak hoş yolculuklara çıkmasını sağlar.

Belki de sırf müzikleri yüzünden bu kadar sevdiğim Amelie filmi, arşivimde özel bir yere sahip. Ancak muhteşem müziklerini dinlemek için illa ki filmi tekrar tekrar izlemem gerekmiyor.

Neden seviyorum bu filmin müziklerini böyle? Çocuksu, neşeli ama hüzünlü bazen...Doğal...Bir bahar yağmuru gibi...Hani cama düşen damla damla biriken, yapraklardan ağır ağır süzülen. Bu yazıyı yazarken de dinliyorum şu anda. Hayatın tüm olumsuzluklarından, negatif düşüncelerden bir anda koparıp alıyor beni. Gerçeküstü bir dünyaya götürüyor. Gerçek dostluğun, sevginin, arkadaşlığın olduğu, kötülüklerden arı bir dünyaya... Yaramazlık yapmak geliyor içimden. Diğer insanların rahatını bozmak, şakacı olmak, gülmek...Yıllar yıllar öncesine gidebiliyorum. Taaa ilkokul yıllarıma...Ne kadar mutluymuşum o zamanlar...Oysa ne kadar azını hatırlıyorum çocukluk zamanlarımın. İnsan unuttuğu zamanları ne kadar yaşamış sayılabilir oysa ki! Ne acı...Yaşıyor ve unutuyoruz. Peki unuttuklarımızı yaşamış olmamızın bir anlamı kalıyor mu? Bak işte hüzünlendim.

Ama gülmek gerek...Hiçbir hayat üzüntülere zaman ayrılacak kadar uzun değildir. Unutsak da...

Youtube'da filmin soundtrack'i bulunuyor. Siz de dinleyin diye paylaşıyorum.


23 Mart 2015 Pazartesi

15 Dk'da Boşluğun Tanımı

"15 dk kısık ateşte pilav mı yapıyoruz kardeşim. Ne bu? Altı üstü boşluğun tanımını yapacaksın" derseniz eyvallah...Demezseniz buyrun.

Bir boşluktan söz ettiğimizde yer değiştiren bir şeyin arkada bıraktığı hacmi anlamatmak isteriz genellikle. Öyle uzay boşluğu veya içinde herhangi bir madde bulunmayan hacim falan değildir bu boşluk. Ayrıca bir şeyin boşluk olabilmesi için önceden bir doluluk hali gereklidir insan için. Yani doluluk hali yoksa boşluktan söz edilemez.

Boşluk kaybediştir aslında. Öyle birden dolduramaz insan boşluklarını. Kolun kesildiğinde açılan yara hemen kapanmaz ve hiçbir protez gerçek kolun yerini tutamaz. Ama sanırım protezi de olmayan şeyler var. Emin olmasam da, vardır herhalde...

Boşluğu maddesel algılamamak gerek sadece. Mutlu birinin mutluluğunu kaybetmesi de boşluktur. Kısaca boşluğu insan için pozitif olanın ortadan kalkışı ve bu durumun insan üzerindeki etkileri, yansımaları olarak tanımlamak iyidir.

Bazen garip boşuklar içinde bulur insan kendini. Sevdiğinden ayrılır bazen, boşluğa düşer. Emekli olanların tamamı kendini boşlukta hisseder. Bazen de amacını kaybeder insan...Bir amacın olmayışının insanda yaratacağı boşluk...Tehlikelidir. Çünkü amacı olmayanın beklentileri tükenir ve yaşamın zorluklarına karşı direnme gücü azalır.

Boşluk öyle kolay tanımlanacak bir şey değildir. Ama hepiniz hissetmişsinizdir ya...Bilirsiniz...

Bir pazartesi sabahına aynen böyle başlıyorum...Boşluk içinde...

22 Mart 2015 Pazar

Karadenize Yine Kar Yağdı Fındık Fiyatları Yükselir Mi?

Fotoğraf Ordu ilimizde daha yeni çekildi. Üstelik ilimizin çok yüksek rakımlı bölgelerine ait bir fotoğraf da değil.

Geçen yıl yağan kar ve görülen don olayı nedeniyle 2014 yılı rekoltesini oluşturacak fındıklar yanmış, sadece alçak kesimlerde ve dere vadilerinde sis oluşumunun korumasıyla kurtulan fındıklar üreticileri sevindirebilmişti. Ancak yüksek kesimlerde hasat için bahçelere hiç girilmediği gibi, sadece geçen yılın rekoltesi değil, fındık ağaçları bile kurumuştu. Köklerden gelen filizler tekrar büyüyüp mahsül verene kadar Karadeniz'in yüksek rakımlı bölgelerinin önemli bir bölümünde fındık hasatı yapılamayacak.

Bu gelişmeler üzerine aşırı düşük gerçekleşen 2014 fındık rekoltesi fındık fiyatlarının hiç görülmediği kadar yükselmesine neden oldu. Depolar kurudu, geçmiş yıllardan kalan stoklar tükendi.

Ancak üreticilerin büyük bölümü yükselen fındık fiyatlarına sevinemediler. Çünkü geçmiş yıllara göre çok az miktarda ürün elde edebildiklerinden yükselen fındık fiyatları ellerine daha fazla para geçmesini sağlayamadı. Hatta hiç fındık elde edemeyenler oldu. Hal böyle olunca da üreticileri bu yılın fındığını gözler oldu. Ancak karadenizde Nisan ayına yaklaştığımız şu günlerde, havaların ısınmasıyla yeşeren dalların üzerine yine kar yağması endişeye yol açtı.

Yeşermeye başlayan dalların üzerine yağan kar 2015 yılı fındık rekoltesinin düşük olacağı yönünde endişeye yol açıp hem üreticileri hem de bu sektörde faaliyet gösteren tüccarları ve sanayicileri kara kara düşündürüyor.

Yağan kar bu yılın mahsülüne de zarar verirse 2015 yılında fındık fiyatlarında yeni rekorlar görülebilir. Hatta 2015 yılı hasadı yapılmadan piyasalarda fındığın fiyatını şimdiden yükseltebilir. Geçen yıl görülen don olayından sonra fındık fiyatları rekoltenin düşük olacağının anlaşılması üzerine hızla yükselmişti.Yine benzer bir hareket görmek şaşırtıcı olmayacaktır.

Kar yağışını endişeyle karşılayan karadenizli çiftçiler, "Böyle giderse fındığı kilogramı 25 TL'yi görür" diyor. Ancak bunu umuttan ziyade endişe ile söylüyorlar. Çünkü ellerinde fındık olmazsa, fındık fiyatlarının yükselmesi onlar için bir anlam ifade edemeyecek.